Bir var olan bir yok olan masallardan değil bu masal.
Evvel zamandan farklı bir zaman dilimi içinde, develerin konuşamadığı, berberlerin pireleri tıraş ettiği, ninenin ve beşiğin söz konusu olmadığı masal; Neptün'ün Krallığı.
3 elmasın gökten düşüp masalın asıl 4 karakterine yetmediği kitap. Devlerin karıncalardan büyük olmadığı, cücelerin fiziki açıdan ejderhalarla savaşabileceği eşsiz yolculuk.
Delidolu sessizliğini içinde yaşayan kraliçenin masalı.
Küçük bir çocuğun peluş ayısına beslediği aşkı.
Ayın güneşe, güneşin aya olan sevdası.
'Sanırım, kahramanım geldi.'
'Kahramanım sensin Yağız.'
'Sanırım mucizem geldi.'
'Mucizemsin Erendiz.'
Aşk, saçma sapan bir saplantı.
'Sen benim saplantımsın.'
Bu aşktan çok daha fazlası. Yağmuru seven kızın ıslanmaktan korkması.
Duymayan birine "Seni seviyorum!" diye bağırmak gibi, sevmek. Yıldızların sağanağında ıslanmak gibi, sevilmek.
Ruhumu kime emanet edeceğimi biliyorum.
'Uzay'ın içinde bir yerlerdeyim, içimde uzay var.'
Peki diğer masallar gibi sonu mutlu biter mi? Bunu Neptün biliyor. Neptün, küçük kızın canı acıdığında hissediyor. Cam kırıkları kalbine saplanırken bunu bir o biliyor.