"Ben o günden beri deniz için yaşadım. Çünkü yaşamım kaynağını artık denizden almıştı. Onsuz bir bütün olamazdım. Korktuğumda ona koştum ben, canım yandığımda, can yaktığımda... Yalnızlığıma ortak olan, kalabalık ıssızlıklar içinden beni koparıp alan oydu. Beni tek yapan, çok yapan, beni hem hiç hem de bir şey yapan... Ben denize dönüştüm Elizya. Benim hayatım bu derin sularda. Herkes hayatını bir şeyler için harcar. Ama hiçbir harcanışın ederi bu kadar değerli olmamıştı. Dalgalarım kıyılarına vurduğunda, beni hep hatırlayacaksın."
Yeni Çağ'ın kraliyet ülkesinde, karanlık ve derin sularda yolları kesişen iki genç: Elizya ve Aras. Hikayeleri iç dünyalarında sürdürdükleri hükümdarlığın yıkılışıyla başladı. Kendi kurallarıyla kendi yollarından gitmeyi denediklerinde kaybolacaklardı. Çünkü bilmedikleri bir şey vardı; aşkın rotası yoktu. Bir yol varsa ancak birlikte yürüyebilirlerdi. Peki ya nefret ve aşk arasındaki çizgi, birbirlerine çektikleri kılıçlar kadar keskin miydi? Yıkılan krallıkları beraber inşa edebilecekler miydi?
Ben Dilda Mardinin en büyük aşiretin kızı Amed ağanın torunu Dijwar kalkanın kızıyım.
Babasının işkenceleriyle dedesinin hor görüşleriyle büyüyen Dildan Kalkan.
...
Baran Temizer, koca Mardinin korktuğu konuşurken başını yere eğdiği, yolda karşılaşan insanların yollunu değiştirdiği sert ifadesinden ödün vermeyen, acımasız merhamet duygusu olmayan insanların zalim dediği Baran ağa.
Elini serçe masaya vurdu.
"Ne demek berdel olur topunu siktiğimin piçi benim kardeşimi kaçırıyor ölüm karar verilmesi gerekirken ne demek berdel!"
"Karar verilmiştir."
Duygularıyla yere yığılan Dilda kafasını eleri arasında aldı. Nasıl berdel olurdu hayalleri vardı önce babasından kurtulacak sonra okuyup avukat olucaktı, nasıl yapardı nasıl Mardinin en zalim ağasıyla evlenirdi.
Baran ve Dilda
🖤
(Kurgu; yetişkin içerik bulundurur.)