Kahverenginin en koyu tonlarını yaşatan siyahi gözleri daha bir zifiriydi şu karanlıkta. O karanlık benim gözlerimden girip kalbime otursa, beni aydınlatacak tek bir ışık damlası aramazdım. O karanlıkta tutsak kalmak, esir olmanın en güzel haliydi belki de...
O, beni kumrallarla mest eden; siyahilerle en derin denizlerde boğan; dudaklarından dökülen kelimenin her harfiyle beni yakandı.
O, benim 'güzelim' di. Bu kelimeyi hiç sevmese de, bizim hikayemiz tam olarak bu kelimeyle başlamıştı.
"Pişştt... Güzelim. Üff, kaşına gözüne kurban. Temelin sağlam herhalde."
Bunları söyleyen ben miydim, dahası bu cümleleri bir erkeğe mi sıralıyordum? Neler oluyordu böyle!?