Elindeki simsiyah tüyü gözümün önünde salladığında, irislerimin büyüdüğünü hissettim. Ellerim refleks olarak kanatlarıma gittiği ve onları birkaç kez birbirine çarpıştırdım.
'' Korkma, '' diye fısıldadı. '' Onlar hâlâ olabildiğince beyaz kalmaya çalışıyorlar. ''
'' Beni kirletiyorsun. ''
'' Sana doğru yolu göstermeye çalışıyorum. ''
'' Beni karartarak mı? '' Olabildiğince sakin sormuştum fakat sabrım taşıyordu.
Siyah kanatları büyük bir görkemle kendisini ortaya çıkardı. Kanatlarını birkaç kez çarpıştırıp, yerden yükseldi. Bir düzine çırpışın ardından, oldukça yüksekteydi. Büyük ve ihtişamlı bir gösteri gibiydi, kanatlarının hızla birbirine çarpması ve uzun bedeninin arşa yükselmesi.. Bir o kadar hızlı bir kanat salışla, yanıma yeniden indi.
'' Bu kanatlarla, o bembeyaz yere çıkabiliyorum ben, Eloa. Senin kanatların ne işe yarıyor? Güldü. '' Onları sadece çırpabiliyorsun. ''
Şaşkınlıkla gözlerimi büyüttüm. '' Sen, sen ne kadar küstah ve utanmaz bir, meleksin! ''
'' Gerçekleri söyledim sadece, Eloa. ''
'' Onlar bana İsa'nın hediyeleri! '' Onu süzdüm. '' Yer altı tam sana ve senin gibilere göre bir yer, Forneus. ''
Gözleri bir an için koyulaştı. '' Yer altında bile, cennet hakkında senden daha çok bilgim var. ''
'' Önemli olan bu mu sence? '' Güldüm. '' Önemli olan, şuan kimin cennette olduğu. ''
Etrafta gözlerini gezdirdi. '' Burası cennete benzemiyor, Eloa. '' Bana baktı. '' Burası, ortada bir yer, Eloa. Tek bir hareketimle seni düşürebilirim. ''
'' Neyi bekliyorsun o zaman? '' Oldukça dik durmaya çalıştım.
Yüzüme doğru eğildi ve fısıldadı. '' Kendin düşmeni. ''
Siz hiç bir ruha aşık oldunuz mu?
Gülüşünden bihaberken ya da öfkelendiginde nasıl baktığı bilemeden sonsuz bir melankoninin içine düştünüz mü?
Hare düştü..
Ruh onu parmak boğumlarına hapsetti, ve oraya sakladı..
'Aklın almadığı, mantığın devredışı kaldığı Ruhlar Şehri'ne hoşgeldin Hare'
Başlangıç tarihi- 27-09- 2017