Aykut -- Kılıcıydı hikayenin..
Yetmişlik rakının kapağını açtığım gibi uzun, ince bardağa doldurdum. İçine beş tane buz attığımda rengi açılıp, beyazlamaya başlamış, sek halinden kurtulmuştu. Hayatta böyleydi. Sek, masum gelirdin dünyaya. Sonra su ve buz katılırdı içine, hayatını bulandıracak insanlar ve olaylar aynı şeydi. Fondiplersen çabuk çarpılırdın, aynı hızlı yaşarsan çabuk ölmek gibi. Yavaş içersen, tadını alırsın. Hayatın tadına bakar gibi. Meze ile içilirse acısı azalır rakının, aynı dostların olduğunda acılarının azaldığı gibi. Hayat bazen rakı gibidir, ileriye gidersen çarpar. Çok içersen, alışkanlık yapardı bünyede. Ama hep etkisi vardır insanda. Kimisinin sevdiğini getirir masaya, akıllara. Kimisinin sevdiğini unutturur, vurdurur dalgaya. İllegal işleri gizlemek için ya bağış yapardın ya da okul. Ben hem bağış hem de okul yaptırmıştım. Şimdi kontrol zamanıydı ve asıl zaman geldiğinde o okul çok işime yarayacaktı.
❤♡
Eyrem -- Kelebekti bu hikayede..
Hayat böyleydi. Hangi gelen gitmemişti ki? Önce babam beni bırakmıştı. Minicik ellerim ile tutunmuştum hayata. Kızını okula getiren, parkta minik bebeğini sallayan ve çocuğu ağladığında saçlarını okşayıp, varlığını gösteren babalara ve kızlara hep özenmiştim. Ben eksiktim, eksik kalmıştım. Sonra annem bırakmıştı beni. Diğer kızlar anneleri ile gezerken ben annemi hastaneye götürüyordum. Başkaları annesine sarıldığında, ben anneme yaklaşamıyordum. Ben hep yarımdım, yarım kalmıştım. Şimdi ise ailem olan iki insanı kaybediyordum. Ben bitmiştim, eksik yarım hallerim bile son bulmuş, yalnızlığa gömülmüştüm.
MÜPTELA YAYINLARI TARAFINDAN BASILI ESER HALİNE GETİRİLMİŞTİR.