Beni Hâlâ Öldürüyorsun
  • Reads 367
  • Votes 60
  • Parts 4
  • Reads 367
  • Votes 60
  • Parts 4
Ongoing, First published Aug 08, 2016
''Avuç içlerinde saklanır bazı kitaplar..''
Taksiye bindiğimde gözlerimin bana oyun oynadığını düşündüm. Geçen gün çarptığım kızın burada ne işi vardı? Hayal gördüğümü düşünerek gözlerimi ovuşturdum. Gözlerimi açtığımda hala buradaydı. Derin bir iç çektim. Yine başıma bela olacaktı. Göz göze geldikten sonra yine geçen gün ki gibi konuşmaya başladı.

''Bu sefer kibarlık yapıp inersin herhalde birader. ''

''Birader mi?''

Duyduğum bu cümle karşısında yarın akşama kadar gülebilirdim ama bu cadı karşısında itibarımın zedelenmemesi için ciddi kalmayı tercih ettim.

''Evet birader, takıldığın nokta buysa hödük bey de diyebilirim, ne dersiniz?''

İçimden gelen gülme isteğini bastırmaya çalışarak '' İnmeyi düşünmüyorum'' diyerek kısa bir cevap verdim. Ama hanımefendinin susmaya pek niyeti yoktu.

''Hödük Bey, lütfen artık inin.''

Her kelimesi ayrı komik olan bu kadınla başa çıkamazdım. Allah ailesine sabır versin. Cama vuran yağmur damlalarının güzelliğine bakarken konuşmadan edemedim.

'' Hödük ve lütfen aynı cümle içerisinde pek sağlıklı olmadı. Bu arada sanırım inmem konusunda ısrarcısınız ama zor bulduğum bu taksiden inmeye pek niyetim yok.''

Söylediğim cümle karşısında saçlarını sinirle arkaya savurmuştu. Ah.. Yine buram buram hanımeli kokusu.
Tüm hakları saklıdır.  Kopyalanması ve paylaşılması halinde yasal işlem başlatılacaktır.
All Rights Reserved
Sign up to add Beni Hâlâ Öldürüyorsun to your library and receive updates
or
#119çaresiz
Content Guidelines
You may also like
GECENİN İZİ by hisssizyazar
34 parts Ongoing
Yağmur yağıyor, her yeri sel alıyordu. Sokaktaki insanlar ıslanmamak için oradan oraya koşuyor, trafik arabalar sayesinde tıkanıyordu. Şemsiyesi olan insanlar rahat bir şekilde yolda yürüyordu. Şemsiyesi olmayanlar ise şanssızdı. Yağmurdan ıslanmamak için korunacak yer arıyorlardı. Şemsiyesi olmayan, elinde kalın hukuk kitapları, üzerindeki deri ceketi ile rahatça yürüyordu İzem. Acelesi yoktu. Islanmayı seven biriydi. Küçükken babası onu sokağa attığında yağmurun altında kendi kendine eğlenir, biriken suların üzerine zıplardı. Uzun kahverengi saçları ıslanıp birbirine karışmıştı. Elindeki hukuk kitapları çantasına sığmadığı için elinde sımsıkı tutuyor, ıslanmamaları için boynundaki kahverengi atkıyı kitaplarına siper ediyordu. İzem Karasu. Üniversite son sınıf öğrencisiydi kendisi. Yirmi üç yaşında, geleceğinin hayallerini kuran ve başarılı bir savcı olmayı hedefleyen bir hukuk öğrencisiydi. Son yılının bitmesine ve mezun olmasına sadece aylar kalmıştı. Metro durağına inen yürüyen merdivenleri görene kadar normal hızda yürümeye devam etti. Yürüyen merdivenler gözüne çarpar çarpmaz adımlarını hızlandırdı. İzem dışarıdan çok sert görünürdü. Bakışları her zaman insanlara nefretle bakardı. Oysaki sıcakkanlı biriydi. Sevdiklerine karşı çocuksu olurdu. Merhametli ve sevecendi. Soğuk olduğu insanlara acımazdı. Metro durağına geldiğinde metro gelmişti bile. İnsanlar birbirlerini ittirerek metroya ulaşamaya çalışıyordu. Sanki birbirlerini itmeseler metroya binemeyecek gibi bir halleri vardı. .....
You may also like
Slide 1 of 10
GECENİN İZİ cover
AMARİS cover
GÖNÜL ŞİFASI cover
SARRAF cover
Kaybolan Yıllar| Asker & Savcı cover
DİLVAN (Kitap oluyor)  cover
İMDADIM cover
AYNI BIÇAĞIN SIRTINDA (+18) cover
PİNHAN MAHALLESİ  cover
Kara Gül  cover

GECENİN İZİ

34 parts Ongoing

Yağmur yağıyor, her yeri sel alıyordu. Sokaktaki insanlar ıslanmamak için oradan oraya koşuyor, trafik arabalar sayesinde tıkanıyordu. Şemsiyesi olan insanlar rahat bir şekilde yolda yürüyordu. Şemsiyesi olmayanlar ise şanssızdı. Yağmurdan ıslanmamak için korunacak yer arıyorlardı. Şemsiyesi olmayan, elinde kalın hukuk kitapları, üzerindeki deri ceketi ile rahatça yürüyordu İzem. Acelesi yoktu. Islanmayı seven biriydi. Küçükken babası onu sokağa attığında yağmurun altında kendi kendine eğlenir, biriken suların üzerine zıplardı. Uzun kahverengi saçları ıslanıp birbirine karışmıştı. Elindeki hukuk kitapları çantasına sığmadığı için elinde sımsıkı tutuyor, ıslanmamaları için boynundaki kahverengi atkıyı kitaplarına siper ediyordu. İzem Karasu. Üniversite son sınıf öğrencisiydi kendisi. Yirmi üç yaşında, geleceğinin hayallerini kuran ve başarılı bir savcı olmayı hedefleyen bir hukuk öğrencisiydi. Son yılının bitmesine ve mezun olmasına sadece aylar kalmıştı. Metro durağına inen yürüyen merdivenleri görene kadar normal hızda yürümeye devam etti. Yürüyen merdivenler gözüne çarpar çarpmaz adımlarını hızlandırdı. İzem dışarıdan çok sert görünürdü. Bakışları her zaman insanlara nefretle bakardı. Oysaki sıcakkanlı biriydi. Sevdiklerine karşı çocuksu olurdu. Merhametli ve sevecendi. Soğuk olduğu insanlara acımazdı. Metro durağına geldiğinde metro gelmişti bile. İnsanlar birbirlerini ittirerek metroya ulaşamaya çalışıyordu. Sanki birbirlerini itmeseler metroya binemeyecek gibi bir halleri vardı. .....