Bu hikâye ne siyahın içindeki beyazın, ne de beyazın içindeki siyahın hikâyesi.
Bu hikâye mavinin en koyu, en karanlık tonlarının biraraya gelmesinin hikâyesi.
"Kokuyu alıyor musun Mavi? " dedi.
"Hangi koku?" diye sordum çünkü koku falan almıyordum.
"Sana 'Mavi' diyorum ve mavinin de siyah bir tonu vardır. Sen mavinin siyahlaşmış tonusun, karanlıksın ama ben senden daha karanlığım. Gittikçe de çekiliyorum bu karanlığa. Ve karanlıkta insanı ürperten ama cezbeden bir koku vardır. Sende yaklaşıyorsun karanlığa, almaya başladın mı cezbeden Ölümün Kokusu'nu?"
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."