Göz yaşlarımı tuttum, gözlerimin içi göle döndü, gözümü kırpsam belki de bütün umutlarım birer birer düşecekti bekledim.
Gözlerimi kırpmadan bütün göz yaşlarım döküldü birer birer, masa'dan kalktım elimdeki kanlı bardak yere düştü.
Her yerim acıyordu zaten bardak kırılsa kendime dert etmezdim
Odama doğru giderken ayaklarıma batan cam parçalarıyla birlikte arkamda kanlı ayak izleri bırakıyor, her adımda daha çok canım yanıyordu
Duvardaki resme baktım o karede ailem vardı, mutluyduk.
Çerçevenin üstüne göz yaşlarım dökülürken, yorgunluk hissi ile birlikte önce elim sonra da gövdem yatağa gömülmüştü. Tavana bakıp bakıp ağlıyordum, gözlerimi kapadım gözlerimin yanından akan yaşlar bana acı verdiği gibi, üstelik artık kimsem yoktu. Ayağa kalktım yavaşça önce aynaya baktım bitkinliğime, bakmaya lüzum yoktu. Yorgun bedenim kolumu kaldırmaya izin vermiyordu. Olduğum yere çöküverdim suyu açtım, öylesine soğuktu ki, ama kollarımdaki kesiklerden daha soğuk olamazdı.