Gözlerini gözlerime dikmiş öldürmek ister gibi bakıyordu. Etrafima toplanan bir suru insana göz gezdirdikten sonra ona çevirdim bakislarimi. Korkuyla iç çektim "Akın! Bırak onu. Tamam bak buradayim sana diyorum Akın!" Alaycı bir gülüşle bakti "Uras'ın yeğeni için bu kadar uğraşman çok saçma değil mi Kumru?" Sanirim korkunun da bir siniri vardi. Benimle bu kadar alay etmesine izin vermeyecektim "Akın ya Yaşarı şimdi birakirsin ya da.. Ya da Göçmenler'e hesap vermek zorunda kalirsin." Bakışlarındaki alaycilik aninda kaybolmuş yerini soğuk bir korkuya birakmisti. Korkumun yerle bir olduğunu görerek güldüm "Akilli bidik seni. Yaşar hemen Urasa gidiyorsun cabuk" dedim. Adamlar Yaşarı birakir birakmaz koşarak uzaklaştı. Ellerimi sıkan adamdan kurtuldum. Akının karsisina geçtiğimde bana doğrulttuğu silahı gördüm. Silahın namlusu başıma dayanırken "Senin sonun gelmeden o silahi indir Akın Yancı" diyen soğuk sesi duydum. Sesindeki ölüm sakinliği benim bile içimi buz tutturmuştu. Uras kendinden emin adımlarla yaklaşıp Akının eline sertçe vurduğunda duyduğum silah sesi ikimizden birinin vurulduğuna işaretti. Sessiz geçen bir kaç saniyenin ardından Akının yüzünün güldüğünü ve Urasın şaşkınlığını görmem benim vurulduğumu anlamama yetti. Gözlerimi kırpmadan Urasa gulumsedim. Ağır ağır gözlerim kapandi ve bedenim yerle buluştu. Son duyduğum Urastı"Melekler ölmez."All Rights Reserved