''Bir grupla çalışacaksınız''dedi şirket binasında önümde yürüyen adam. 'Ahh hayııır lütfen kalabalık olmasın, lütfen' diye geçirdim içimden. 'Kendi hayatımın yanında bir de 4-5 kişinin hayatıyla ilgileneceğim, aman ne güzel.' Ama bunu yapmalıydım, başka şansım yoktu. İngiltere'ye geri dönemezdim ve gidebileceğim başka doğru düzgün ülke de kalmamıştı. Üzerinde ''Practice Room'' yazan kapının önünde duruyorduk. Adam endişemi anlamış ve bana daha da fazla işkence etmek istermiş gibi duraksayıp bir eli kapı kolunda, bana bakıp gülümsedi. Ben de ona yapmacık ama profesyonel şekilde saklanmış bir gülümsemeyle karşılık verdim. Kapıyı yavaşça açarken ''İşte senin grubun'' dedi.
Bir iki üüüç döört... onbiir veee oniki! Tam 12 kişilik bir erkek grubu. Aman ne güzel!