Vazgeçtim. Önce galibiyetlerimden. Kazandıklarımı hep geride bıraktım, belki de en çok kazanacaklarımı. Bu defa doğru olanı yaptığıma inanmak istedim, hayatımda bir kez olsun doğruyu yaptığımdan emin olmak. İlk vazgeçen bendim. İntikam mı? Yeniden, asla.
Sevilmek dünyadaki en mest eden olan. Kalbinize dokunan, sizi dünyadan koparan, içine çeken en inanılmaz şey. Birilerine ait olmanın verdiği mutluluk paha biçilemez. Hayatım boyunca bunları kovaladım. Hiç yorulmadan usanmadan peşine düştüm. Bir gün ben de elde edecektim biliyordum. Elde ettiğimde ise aynı istek ve arzuyla kaybettim. Hepsinin elimden kayıp gidişlerini izledim. Sevmenin de sevilmenin de... Kaybetmek mi? Yeniden, asla.
İnsan neleri unutabilir? Anılarını, acılarını, atılan iftirayı, söylenen yalanları, kandırıldığını... Ben ilk gülümsemeyi unuttum. Herkesi hatırlıyor, bana yapılanı aklımdan çıkaramıyor ama benliğimi hatırlayamıyordum. En zor olanı da herkesin her şeyi unutup sizin hiçbir şeyi unutamayışınız oluyor. Yaşananlara tutunmak mı? Yeniden, asla.
Baştan aşağı sahteydim. Mühim olan karşındakinin samimiyeti palavralarına kulaklarınızı tıkayın. Mühim olan sizsiniz,sizin samimiyetiniz. Karşımdakinin samimiyeti her defasında benim dikenlerime takıldı, aşamadı engellerimi. Kurtaramadı beni benden, alamadı. Sahtelik mi? Yeniden, asla.
İtiraf ettiğimde ise artık çok geçti. Pişman olmak için, af dilemem için, yaraları onarmam için çok geçti. Ben de cezalandırdım kendimi. Önce sensiz bıraktım. Sensiz kalınca kalbim, sessiz de kaldı. Sevgiymiş kalbin dili anca anladım işte. Sevmek mi? Yeniden, asla.
Bu bir af dileme provası mıydı? İçimde biraz ben kaldıysa eğer, tamamen yitirmediysem insanlığımı elbette hayır, günah çıkarmaya çalışmıyorum. Ben bu kadar cesur olduğumu da sanmıyorum. Üzgünüm, af dilemeyeceğim. Hatta, yalvarırım beni affetme.