Yazıyorum, cünkü yazmazsam icimdeki o bilmediğim birşey, beni içten içe öldürecek. Allahım, şuan sen beni görüyosun, biliyosun, duyuyosun, hissettiklerimi en iyi sen biliyorsun. Allahım, en iyi sen beni anlıyorsun. Beni benden iyi tanıyorsun. Rabbim bana bir yol göster, sanki cıkmaz sokaklarda gibi hissediyorum kendimi. Dört duvar arasında, kaybolmuş. Sanki cami avlusuna bırakılmış, kücük caresiz suçsuz bir bebek gibi hissediyorum. Allahım, sen kurtar beni. Kendimi anlatıyorum, sayfalarca ama sanki insanlar okumadan kağıtları yırtıp atıyorlar. Sanki anlat diyip, dinlemiyorlar. Sanki Dünya'da olup biten herşeyden ben sorumluymuşum gibi davranıyorlar. Korkuyorum Allahım, bataklıga caresizliğe uykusuzluğa yanlış yollara düşmekten. Sanki basbas bağrıyorum "beni dinleyin" diye ve insanlar kulaklarını tıkamış bir hediye. Yoruldum Allahım yoruldum. Kalbime bir hancer saplamaya calışıyorlar, fakat beceremiyorlar gibi. O hancerin birgün saplanmasından korkuyorum. •'Rabbim şüphesiz benimledir, bana yol gösterecektir' {Şuara,62}• . Bu kelâmlarında teselli buluyorum, Allahım. Sonra aynada kendime bir bakıyorum, utanıyorum.. hemde cok. Peygamberimiz ve sahabeleri neler cekerken ve yorulmazlarken; sen nelerden yoruluyosun be İnsanoğlu. Allahım, sen beni biliyosun. Benim kalbim hicbir kötülüğe el vermez. Ne yaptıysam iyi niyetimden yaptım. Ha hata da yaptım evet, lâkin insan suya düştüğü icin değil sudan cıkamadığı icin boğulur. Allahım, sen affedicisin aff etmeyi seversin beni de aff eyle. Susmanın kalesine sığınıyorum, önümde karanlıktan duvarlar, sırtımda insan yüklü bir gök var.