Geçmişin acımasız pençeleri merhameti yok etti. Merhamet duygusu kuruduğu zaman içindeki şeytan gün yüzüne çıkardı. Herkesin meleği ve şeytanı vardı. Bu bir dengeydi ve bozulmaması gerekirdi. Ama şeytan her zaman oyun bozandı. Hakimiyetin kendi eline geçmesini isterdi. Ne kadar büyürse o kadar güçlendirdi ve en sonunda elindeki hançeri meleğin kalbine batırıp oyunu bitirirdi. Onun için güç her şeydi.Kazandığında ise Kötülük sarardı zifir gibi etrafını masum bedenin , bıçak tutuştururdu eline. O beden kurtulamazdı, kurtarılmazdı.
Baş parmağına bulaşan kanı yavaşça yaladı genç adam.Artık zevk vermeye başlamıştı acı çığlıklar ,haykırışlar,yere dökülen kanlar.Issız sokakta öldürdüğü adama dikti zümrüt yeşili gözlerini.Zifiri karanlık sonuna kadar kaplamıştı bedenini.Şeytanı meleği yeneli çok olmuştu.Genç adam bu durumdan memnundu.Şeytana kazanması için yardım eden kendisiydi.Onun şeytanı kendisiydi.Tüm herşeyiyle şeytanı oluşturuyordu onun varlığı.
''Deli olduğumu düşünüyorlar ama hissetmeyi bilmiyorlar
Hepsi etrafımda akbabalar gibi dönüyorlar
Beni kırmak ve renklerimi aşındırmak istiyorlar ''
(My demons-Starset)
Draco Malfoy. Tek cümle. Onu tek bir cümle ile tanımlayabilirdim.
"Yalnızca en dibe düştüğünde mi hissederdi vücut acıyı, yoksa çok acı çektiğinden miydi bu arsız dik duruşu?"
௮
"Çünkü Draco Malfoy, sen arafta kaldığını düşünüyorsun. Senin için iyi ya da kötü, siyah ya da beyaz yok. Sen hepsini yıkıp sadece kendin olmak istiyorsun. Çünkü sen bir yere ait olamamaktan çok ait olmaktan korkuyorsun."