Ilık bir sonbahar akşamıydı. Midem fena halde bulanıyordu. Kendimi her sıkıştığımda olduğu gibi içkiyle uyuşturmaya çalışmıştım. Bu seferin diğerlerinden tek farkı içmeye erken başlamıştım. Günlerce bir şey yemeden içmeden içki içeceğimden de kuşkum yoktu. Muhteşem sandığım hayatıma küçük bir kız girip beni alt üst etmişti. Hayatımda gördüğüm en iri gözlere sahipti bakışları hep sevecen ve içtendi. Ufak boyuna rağmen dünyaya meydan okurcasına sağlam basıyordu ayakları yere. İnce beli kusursuz bir teni vardı. O muhteşemdi. Güzel olduğu kadarda inatçıydı ama bir türlü kabul edememişti beni. Hayatımın hem ilk hemde en acı verici reddedilişi.. Hem kalbimi hem ruhumu ona sunmaya bu kadar hazırken beni reddetmesini bir türlü hazmedemedim. Düşündükçe sinirim bozuluyordu. Biraz olsun düşüncelilerimi dağıtmak için kalktım ayağa elimdeki boş bira şişesini de gelişi güzel fırlattım balkondan aşağıya. Sallana sallana mutfağa gittim dolaptan soğuk bir kaç kutu bira daha alıp eski yerime geçtim. Bir şişe açıp büyük bir yudum aldım. Gözlerimi kapattım ve beni ilk kez bu kadar heycanlandıran o kızı tekrar getirdim gözümün önüne çocuksu hallerini göz kırpışını gülüşünü.. Ve o an yemin ettim ne pahasına olursa olsun ömrünü ömrüme gülüşünü dudaklarıma sonsuza kadar hapsetmeye.All Rights Reserved