Aşk ansızın çıkar ya karşımıza, işte kadının da öyle çıkmıştı. O sert öfkeli, nefret dolu adamın gözlerine her baktığında sanki sevilmeye hasret bir çocuğa bakar gibi bakıyodu.
Adam kadın için dünyayı yakarmı yakardı, ruhu psikopatdı biraz. Kadında bunu seviyodu, adam kadını ufacık bi papatya gibi görüyodu bakıma, korunmaya, sevgiye muhtaç.
Aşkı yaşamak güzel de asla kopmaz dediğiniz anda koputuysa...
Yaralar derin en derin göçüklerden, boşluklardan daha derin.
Nefesler bi o kadar yakın, bi o kadar da uzaktı... Kadın adamı, adam kadını çok aradı ama sadece yüreklerde. Yürekte aramak daha çok yorar insanı dışarı çıkıp aramaktan.
Ne olucaktı peki? Kadın bi çökük gibiydi. Adam yaşıyomu o bile anlaşılmıyodu.
Siz: Sırf beraber çalıştığımız için bana böyle davranmanıza izin veremem, İlker Bey?
İlker bey: Davranışlarımın sebebi sadece beraber çalışmamız değil Başak hanım.
Siz: Peki ya ne?
Siz: Ne bu haddinizi aşmalarınız?
Siz: Sabrımı zorlamalarınız.
İlker bey: Aklımı sikip attığın için bunların cevapları bende de yok. Buna aşk diyorlar ama çok saçma.
İlker bey: Hiçbir insan, bir insanın iradesini bu kadar sikemez.