"Kahverenginin en koyusu olan gözleri, her baktığımda onu bana daha çok bağlıyordu. Gülüşü, hani gökyüzündeki bulutlar paramparça olup bütün gökyüzüne dağılır ya, hem paramparçadır hem de dünyanın en güzel görüntüsü, işte tam da buna benziyordu. Yaşanmışlıkları onu paramparça yapsada, hala bu kadar güzel gülebilmesi gerçek bir mucizeydi benim için.. Ama en güzeli, içindeki Rüzgar'ı dışarıya estiren sesiydi. Rüzgar gibi sertti sesi, ama bi o kadar da yumuşak. Derler ya: "Ne güzel şey aşk!" Zira bu adam aşktan daha güzel..
Aşktan daha güzel olan birine aşık olunabilir mi? Aşık olmak için karşındakinin aşk olması gerekmez mi? Ya da senin aşk olup onun sana aşık olması?
Belki de aşık olmak değilde, aşk olmak gerekiyordur?
Evet, işte ben bu sorunun cevabını onda buldum.."
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."