Daha önce hiç bu kadar heyecanlı hissetmemiştim. Ellerimi nereye koyacağımı bilemedim. Cebime mi koysaydım? Yoksa ceketi mi tutsaydım? Ellerimi serbest bıraktım. Yerdeki uzun dallı güllerden birini aldım. Dikensiz kısımlarından tutuyordum. Titrememek için dizimi kırarak olduğum yerde pozisyon aldım. Gülümsedim. Ve aynen böyle beklemeliydim. Kemanlar çalmaya başladı. Geliyordu. O eski, külüstür kapı şimdi bir saray gibi görkemli görünüyordu gözüme. Bordo elbisesi, topuklu ayakkabılarıyla şaşkın şaşkın bakınarak bana doğru geliyordu. Bana doğru.. Her zamanki gibi zarifti. Bu şaşkınlık bile asaletinden bir şey kaybettirmiyordu ona. Öyle güzel yürüyordu ki.. Elbisesinin kumaşıyla saçları aynı anda savruluyordu. Tarihin kokusu onun kokusuyla birleşmiş gibi, aşkın kaleme alınması gibi gözlerimin önündeydi. Yaklaşıyordu, göz kamaştırıyordu. 1 dakikalık yolu 1000 yıl gibi hissediyorum. Ana daha da garip olanı o yaklaştıkça başımı döndüren buğusuna kapılıyorum. Bu kızın yerçekimine yenik düşüyorum. Elleriyle ağzını kapatıyor. Yaptıklarıma ağzı açık bakıyor. Öyle pek bir şey yok aslında. Onun bana verdiğini bende olanla birleştirdim sadece. Yavaşlayan zaman yeniden akmaya başladı gibi oluyor. Ve bu güzel kadın artık tam karşımda. "Selim.." Soru soran gözlerle beni inceliyor. "Hoşgeldin." Hala olanları anlamaya çalışıyor. Biliyor aslında. "Ne yaptın?" "Hissetiklerimin bir adı olmalı. Senin de bilmen gerek." "Selim ne diyorsun?" Gözleri doluyor. Ters giden bir şeyler var. "Seni seviyorum." diyerek kollarına dokunuyorum. Ona güven vermeye çalışıyorum. "Ben senin doktorunum." Sis dağılıyor. Yer çekimi geri çekiliyor. Zaman şimdi yüzüme tokat gibi çarpıyor. "Ne fark eder?" Ellerimi kollarından çekiyor. Kendini uzaklaştırıyor. "Benim erkek arkadaşım var, biliyorsun." O adam seni aldatıyor sevgilimAll Rights Reserved
1 part