Nefeslerimiz çoktan bir birine karışmıştı.
Siyah; derin gözlerine takıldı gözlerim. Bir yasak vardı sanki.
Yanlış olan neydi?
Aslında kâğıt üzerinde her şey doğruydu.
Ben onun nikâhlı karısıydım. Ama...
Gözlerini sımsıkı kapattı ve nefesini düzene sokmaya başladı.
Bense sadece onu izliyordum. Rolleri değişmiştik bir nevi.
Zeytin gözlerini elalarıma dikti. Yaklaştı yaklaştı...
Nefesini kulağımla boynum arasında hissedince ürperdim.
" Bu dayanılmaz, sana gülemiyorum, dokunamıyorum, umut veremiyorum .Sen, sen kardeşimin ... " gözleri daha da kararmıştı. Birkaç deli alev kol geziyordu derinliklerinde. Bize ne yapmışlardı. Böyle olmayacaktı ki. Annem rüyamda bekle demişti. Biz neyin bedelini ödüyorduk?
"Ben senin karınım. " benim bile beklemediğim şekilde sert ve kesin çıkmıştı sesim.
Sonucunu düşünmeyi erteleyip bir defa bencillik yapmak istedim.
"Ve bir tek senin kadının olacağım. "
Hep ateşle oynamamışmıydık biz? İlk başta küldendi ruhumuz, bedenimiz ama biz şimdi ateş olmuştuk. Kor kor tutkudan, özlemden beslenen ateş.
Sanırm biz kül olmayı fazla hafife almıştık?