Story cover for Karanbey (+18) || TAMAMLANDI by ayseilhanli
Karanbey (+18) || TAMAMLANDI
  • Reads 203,435
  • Votes 8,123
  • Parts 36
  • Reads 203,435
  • Votes 8,123
  • Parts 36
Complete, First published Aug 30, 2016
Mature
Yüzümdeki saçı uzaklaştırdı ve kulağımın arkasına tıktı. "Bana ihanet etme. Sana Karanbey olmak istemiyorum." Etmeyecektim. Bana güvenmemesi anlayabiliyordum, ben bile hayatım boyunca ilk kez kendime güvenebiliyordum. Bunca zaman amacım ailemi bulmaktı, şimdiyse buna Hakan'a yardım etmek eklenmişti. 

"Sanırım senin gibi benim de yardıma ihtiyacım var. " Tekrar iç çektiğini duydum. "Hem de çok fazla."

Başlangıç Tarihi  : 01.12.2023
All Rights Reserved
Series

KIRIK KAFESLER EVRENİ

  • 36 parts
  • ENRİCO (+18) cover
    1 part
Sign up to add Karanbey (+18) || TAMAMLANDI to your library and receive updates
or
Content Guidelines
You may also like
KIŞ GÜNEŞİM by gunesveaygibi428
23 parts Ongoing
En can yakan yara, gönül yarasıymış meğer. Sevdiği kızın başkasıyla evlendiğini gören Yiğit Ali, yaşadığı yeri terk ederek Ankara'ya gider. Yıllar geçer ve Yiğit Ali, başarılı bir yüzbaşı olur. Fakat gönül yarası bir türlü geçmez. Tam her şeyden umudunu kesecekken, dünyalar güzeli Mihriban ile karşılaşır. Mihriban kardeşi Ege ile birlikte, değerli taş ticareti yapan Artem Volkov ve adamlarından kaçmaktadır. Volkov, taşlarını Mihriban'ın babasının çaldığını düşündüğü için onları aramaktadır. Kaçarken yolları Hakkari'ye düşer. Tevafuk bu ya, Yiğit Ali ve Mihriban karmaşık bir olayın içinde karşılaşırlar. Kader, onların kalplerinin iplerini kördüğüm ile birbirine bağlamıştır. Yiğit Ali'nin asla olmaz dediği şey olur ve Yiğit Ali, Mihriban'a aşık olur. (Tamamen kurgudur.) Derin bir nefes alıp verdim ve gözlerine baktım. "Yüzbaşı." Dedim. "Mihriban?" Dedi bana doğru eğilerek. Allah'tan masa küçük değildi. "Bak paramız yetmediği için öyle yaptık biliyorum yapmamamız gerekirdi bir daha yapmayız söz. Hem sizin aradığınız kadın da değilim ben. Rica ediyorum bizi bırakın gidelim." Dedim. Bu sefer kendimi iyi ifade ettiğimi düşünüyordum. Kendimden emin bir şekilde dik durdum. "Afedersiniz, yanlış anlaşılma olmuş. İsterseniz anı kalsın diye size hediyelik bir şeyler de verebiliriz Mihriban hanım." Dedi kollarını birbirine bağlayarak. Yüzünde anlam veremediğim bir gülümseme oluşmuştu. Ciddi olup olmadığını anlamaya çalışıyordum. Muhtemelen ciddidir dedim ve masadan destek alarak çabucak ayağa kalktım. "Hediyeye gerek yok iyi günler." Dedim ve hevesle kapıya doğru bir adım attım ki o an duyduğum yüksek ses yüzünden olduğum yerde kaldım. "Mihriban yerine otur!" Diye kükredi yüzbaşı. İşte bu ses tonu tam da binbaşı Özçelik'in sesine benziyordu. Hiç hoş değildi beni kandırması
YALVARIŞ by nazhaniminiz
9 parts Ongoing Mature
Gece tehlikeli, dağ buz gibiydi. Saat üç sularında kapısı çalınan adam merakla kapıyı açtığında karşısında yaralı bir Türk askerini bulacağından habersizdi. Ve tabii, bu Türk askerinin oldukça tanıdık çıkacağından da... Tomris İlay Arel, Türkiye'nin başarılı özel kuvvetler askerlerinden biriydi. Tek gayesi ülkesinin en büyük dertlerinden biri olan KKP'yi bitirmek, ailesini gözlerinin önünde şehit eden hainlerden intikamını almaktı. Esir düştüğü kamptan kaçtığında nereye gittiğini bilmeden koşmuş, karşısına çıkan evin kapısını çalmıştı. Öleceğine inancı tamdı. Fakat bazen inandığımız şeyler doğru olmayabilirdi. ~ "Belki de hislerin daha derinlerdedir, Tomris. Daha eskidir bu yaşadıklarımız, belki de unuttuğun yalnızca yedi gün değildir. Bir gelecektir, bir geçmiştir, şimdidir." ~ "Sonra susuyorsun ve vazgeçiyorsun. Ondan değil, kendinden. O koca umut yığınından geriye sana kalan tek şey gülerken çektiğin fotoğrafı oluyor. Bakıp duruyorsun gülüşüne, bir süre sonra ezberliyorsun." "Hiç unutulmuyor mu? Acısı hiç geçmiyor mu?" "Geçmiyor ama alışıyorsun. Öyle bir benimsiyorsun ki o hissi, asıl olmayınca acı çekiyorsun. Sevdiğinden kalan şey sızı bile olsa, ondan kaldı sonuçta deyip sımsıkı sarılıyorsun." "Aşktan korkmalıyım o hâlde... Sızı dediğin sevilir mi? Delilik bu." "Aşk değil bu, sevda. Zaten deli olmayan sevemez bence. Akıl işi değil çünkü." "Deliren sever diyorsun. Seven sevdadan delirir mi peki?" "Ben delirdim." dedi sigarasından derin bir nefes çekerken. "Diğer sevdalıları bilemem." Kapak Tasarım: @EkimAksak
You may also like
Slide 1 of 10
KIŞ GÜNEŞİM cover
YALVARIŞ cover
BALLICA MAHALLESİ cover
Lafügüzaf  cover
ANKA KUŞU cover
Döneceksin Diye Söz Ver cover
YILANIN YAVRUSU cover
ZAMANIN GÖLGESİ cover
Zora Sarıldık- KİTAP OLUYOR  cover
ŞEYTAN TÜYÜ cover

KIŞ GÜNEŞİM

23 parts Ongoing

En can yakan yara, gönül yarasıymış meğer. Sevdiği kızın başkasıyla evlendiğini gören Yiğit Ali, yaşadığı yeri terk ederek Ankara'ya gider. Yıllar geçer ve Yiğit Ali, başarılı bir yüzbaşı olur. Fakat gönül yarası bir türlü geçmez. Tam her şeyden umudunu kesecekken, dünyalar güzeli Mihriban ile karşılaşır. Mihriban kardeşi Ege ile birlikte, değerli taş ticareti yapan Artem Volkov ve adamlarından kaçmaktadır. Volkov, taşlarını Mihriban'ın babasının çaldığını düşündüğü için onları aramaktadır. Kaçarken yolları Hakkari'ye düşer. Tevafuk bu ya, Yiğit Ali ve Mihriban karmaşık bir olayın içinde karşılaşırlar. Kader, onların kalplerinin iplerini kördüğüm ile birbirine bağlamıştır. Yiğit Ali'nin asla olmaz dediği şey olur ve Yiğit Ali, Mihriban'a aşık olur. (Tamamen kurgudur.) Derin bir nefes alıp verdim ve gözlerine baktım. "Yüzbaşı." Dedim. "Mihriban?" Dedi bana doğru eğilerek. Allah'tan masa küçük değildi. "Bak paramız yetmediği için öyle yaptık biliyorum yapmamamız gerekirdi bir daha yapmayız söz. Hem sizin aradığınız kadın da değilim ben. Rica ediyorum bizi bırakın gidelim." Dedim. Bu sefer kendimi iyi ifade ettiğimi düşünüyordum. Kendimden emin bir şekilde dik durdum. "Afedersiniz, yanlış anlaşılma olmuş. İsterseniz anı kalsın diye size hediyelik bir şeyler de verebiliriz Mihriban hanım." Dedi kollarını birbirine bağlayarak. Yüzünde anlam veremediğim bir gülümseme oluşmuştu. Ciddi olup olmadığını anlamaya çalışıyordum. Muhtemelen ciddidir dedim ve masadan destek alarak çabucak ayağa kalktım. "Hediyeye gerek yok iyi günler." Dedim ve hevesle kapıya doğru bir adım attım ki o an duyduğum yüksek ses yüzünden olduğum yerde kaldım. "Mihriban yerine otur!" Diye kükredi yüzbaşı. İşte bu ses tonu tam da binbaşı Özçelik'in sesine benziyordu. Hiç hoş değildi beni kandırması