Ve yazarken en çok sevdiğim kitap basılıyor :)
Keyifle yazdım , keyifle okuyun...
Biz de onlar gibi olalım."dedim boyacıya.
"Fille güvercinin aşkı gibi, Frida ile Diego gibi olalım. "
"Onlar sadakatsizdi Mira."
"Ne fark eder boyacı? "dedim."Önemli olan ölümsüz olmaları. "
???
Mira annesinin zoru ile başladığı kursa giderken tüm yaşamının ters yüz olacağını bilmiyordu.
Boyaci, diye alay ettiği hocasından sandigindan çok şey öğrenecekti.
Hayatın onun bilmediği zorlukları, basit insanların yaşam savaşı, sanat ve tabi ki Aşk...
Mira bir yandan annesini mutlu etmeye çalışırken bir yandan kendi yaşamını sorgulayacakti.
?????
Bu ne biçim renk böyle?,diye bağırdım saçımdan akan boyaya bakıp."Bok sarısı. Bildiğin bok sarısı!"
"Sakin ol."dedi boyacı çocuk."Tiner var, döker çıkarırız."
"Hangi gerzek evi bok sarısına boyar ki?
***********************
"Sen tanıyor musun hocayı.?Kafasına komik bir kasket geçirmiş kılkuyruk,mıy mıy ,asosyal bir entel bozuntusu mu?"
Ressamların kasket takma zorunluluğu falan mı var? Bir çeşit üniforma mı bu?"
**********************
Yetişkin okurlar için uygundur!
Bir Mahalle Hikâyesi...
Çok daha fazlası...
✨
"Bak bana," diye fısıldadı. Dudaklarının arasından çıkan sıcak nefesi benimkilere dokundu. "Bir kere bana eskisi gibi baksan..." yalvarır gibi çıkan sesinin tonuyla tüm iradem dağıldı.
"Bırak lütfen," derken gözlerimi kapattım. Elinin birini kaldırıp parmaklarını usulca yanağımda gezdirdi ve çeneme doğru indi.
"Adımı söylemiyorsun artık," dedi dişlerini sıkarak. "Fark etmem mi sanıyordun?"
Soru soruyordu ama benim buna verecek bir cevabım yoktu.
"Senin dudaklarından dökülmesini istediğim öyle çok kelime var ki..." Eğilip anlını anlıma yasladı. Bu kadar yakınken tek nefesi paylaşıyor gibiydik. Onun aldığı soluk, benim dudaklarımda kayboluyordu. Benim sıklaşan nefeslerim ise sanki onu canlandırıyor gibiydi.