Güneş Erdem, çok iyi bir yazardır.On dokuz yaşında İmkansız Hayat serisini başlatmış ve bu seride dört kitap yayinlamistir.Daha sonra ailesi trafik kazasından oldügunden dolayı yazmaya üç yıl ara vermistir.
Ama abisi yani Ömer Erdem, onu daha çok yazmaya teşvik etmeye çalışmıştır.Ailelerini ölümünü unutturmaya calismiş hatta başarmıştır.
Bu sayede tekrardan Günes yazmaya başlamıştır.
Bu kitabı ise serilik değil de tek bir kitap olarak yazmaya karar vermiştir.
Belki de bitiremiyecekti bile.Taa ki kitabı gerceklesene kadar.
Güneş bir sabah uyandıgında odasındaki gardorapta,lavabo da erkek eşyaları ve ihtiyac gerekcelerini bulmaya başlar.
Ama bunun üzerinden çok kısa bir zaman geçer ve bir sabah Güneş uyandinda okuduğu unüversitesine gitmek için evden çıkarken bir adamın mutfağında yemek pişidigini görür.
Bu adam çok fazla yakışıklı;siyah saçlı,gözleri kahverengi ve dudakları kalbi andiriyormus.Fazlacana zayıf deģil ama baya iyi vücutlu.
Evet, bu adam hayalinde ve kitabinda olan karakterinin tipindeki kişiymiş.
Bunun şokunu atlatması fazla uzun sürmesede resmen kitabındaki karakteri şu an karşısında ve onun sevgilisiymiş.
Rüzgâr Saydam, Güneşin karakteri.Ayrıca Rüzgar,Güneşin rüyalarindaki gibi aynı görünüşe ve davranışlara hatta konuşmaya sahipmiş.
Güneş, Rüzgar'i gördüğü zaman kendisini deli sanmaya başlamıştı ama başka insanların hatta abisinin onu görebildigini öğrenince içinde Rüzgar'a karşı birşeyler hissetme başlar.
Gunes'in resmen rüyası ve kitabı gerçeğe dönmüş.Güneş bu sırrı sadece abisi Ömer'e anlatip Rüzgâr'dan bunu saklamıştır.
Güneş bunu sırf Rüzgar'ı sevdiği için yapmıştır.
Çünkü böyle bir insanın hayatindaki şansa bağlıdır belkide.
Belkide sadece bir oyundur.Ama bu öyle değil.Bu gercekelesen bir rüya.
Rüyalar bizim hayatımızı belirleyebilir.
Onlardan şaşmayın.Onlarn es geçmey