"Seviyorum seni lanet giresice. Aşığım sana evet. Senin gibi piçi sevdiyim için kendimdende, sendende nefret ediyorum. Hatta tiksiniyorum. Ama yapabileceğim hiç bir şey yok. Bunu durduramıyorum". Sonlara doğru sesim kısılırken derin derin nefes aldım. Birden beni iki bileğimden tuttu ve bizi döndürüp sırtımı az önce yaslandığı duvara basdırdı. Yüzünü yüzüme yaklaşdırırken alaya bulanmış sesiyle nefesini yüzüme vererek konuştu. "Demek beni seviyorsun. Ah nasıl gururlandım bilemessin". Sesindeki alay sinirimi bozarken kendimi elinden kurtarmaya çalışdım. "Evet bu senin için önemsiz bir detay. Ama benim için senin gibi bir orospu çocuğunu seviyor olmak, bak bu gerçek bir utanç kaynağı". Sağ elimi sol eliyle duvara sabitlerken diğer elini çenemi tutup sıkmak için kullandı. "Bana sakın bir daha küfür etme" diyerek çenesini sıkarak konuştu. Elimi kaldırıp bileğine sardım. Hızlanan nabzını parmağımın ucunda hissederken, sinirden daha da koyulaşan gözlerine bakarak daha sakin konuşmaya başladım. "Seni sevmek istemedim. Her gün içiyorsun ve haftanın çoğu günü keş olarak geziyorsun. Allahın her günü senin birini tartakladığını duyuyorum. Ne iş yaptığını Allah bilir. Senden deli gibi korkuyorum. Bataklık gibisin. Sana saplanmak istemiyorum. Senden deli gibi kaçıyorum ama hep bir şekilde seni..." Bakışlarımı kaçırdım gözlerinden ve devam etdim. "-seni izlerken buluyorum bazen kendimi. Durduramıyorum. Bir zaman sonra tepkilerini bildiğimi fark etdim. Solaksın mesela, ama bir şey içerken hep sağ elini kullanıyosun. Sigara içmek istersen önce hep çakmağını çıkarıyorsun cebinden. Sigaranı yakarken hep ard-arda iki nefes alıyosun. Ceketinin sağ cebinde bir şey var. Sık sık kontrol ediyorsun oradamı diye. Sakin görünüyorsun aslında ama kolay sinirleniyorsun". Derin bir nefes alarak bakışlarımı onun parlak mavi gözler