Kalabalıklar içinde yalnız olmaktansa kendi semtinin tek sakini olmayı tercih edenler...
Hepiniz davetlisiniz.
Yalnızlık...Her harfine hüzünlerini, kaybedişlerini ve ardında bıraktıklarını ilmek ilmek işlediğin bir yalnızlık.
Gelecek...Geçmişin kurduğu idam sehpasında, her gün ve her saat vicdanının yargılayıp kalemini kırdığı bir gelecek.
Mutluluk...Kayıp zamanlar atlasının kıyısında köşesinde unutulmuş bir coğrafya.Ve kapısı kaybedenlere sonuna kadar kapalı.
Eğer buysa yaşamak denilen o güzergah, aldığı nefesi geri verdiği vakit yaşadığını sananlar kafilesinde biz de varız evvela.
İstemez miydik, imkansıza yelken açan hayal gemisinin umutsuzca umutlu kaptanları olmayı?
İstemez miydik, çaya attığımız üç şekerin yanına bir tutam da umut eklemeyi?
İsterdik be adaş, isterdik.
İnsanlar ikiye ayrılır diyenlere inat, üçe ayrılır demişti birileri bir zaman:
Mutlu ve umutlu olanlar, umutsuzca umutlu olanlar, umuttan umutsuz olanlar..
Sormadan başrol verdiği dram filmine bizden habersiz bilet kesenlere karşı umuttan umudumuzu kestiysek, suç bizde mi be adaş? Soruların katlanıp cevapların yok olduğu zamanlarda hayat bulduysak suç bizde mi?
Bak işte, dedim sana: Suallerin çoğalıp yanıtların azaldığı vakitlerden pay düştü biz kaybedenlere be adaş...
Kapak Tasarımı @dndmci335 e aittir. Çok çok çok aşırı teşekkür ederim.
Hedefleri için gözünü karartmış olan Alin, bir yıl daha sınava çalışma kararı alır. Her şeyi bir kenara bırakmış, yalnızca derslerine odaklanmışken, kütüphanede tanıştığı bir adamla sınırlarını koruyacak mı yoksa yıkacak mıydı?