Mükemmel ruhun yaratılmak istendiği bir fabrikada, dünya insanlar için yaratılmış bir örs gibiydi. Yaratıcı, herşeyi yapabilecek tüm güce sahip olmasına rağmen mükemmeli yaratmıyor; ruhları, sivri köşelerini zımparalasın diye buraya gönderiyordu.
Kimse mükemmel değildi, hiçbirimiz mükemmel değildik. Hepimiz burada her türlü karmaşa, savaş ve acıyla aşındırılıyorduk; ama bunun hiçbir kötü yanı yoktu.
Aksine onlara doğruyu ve güzelliği gösteriyordu.
Herkesin örsü farklıydı. Kimisi kalbiyle, kimisi güveniyle savaşırken; kimisi duygularıyla, kimisi hayalleriyle, kimisi tutkularının zulmüyle, ihanetlerle savaşıyordu.
Hayata tutunmak; hoşnutluk verirken, acıyı da dikmişti ruhumuza.
Acının her tonunu tek tek hiç eksik etmeden işlemişti kalbimize.
Belki de istediği hayatına ulaşamayacağı ruhların tutunduğu ağacın kırılgan bir dalından tutunmuştu onun güveni; ne kaçabiliyor, ne kendini bırakabiliyordu.
Gülüyordu.Yaşadığı veya yaşayacağı herşeye rağmen, gülüyordu.
Belki; ruhların sivri köşelerinden örslenirken; hayallerine, o herkes için istenilen duygular için savaşan ruhların tutunduğu ağacın en sağlam dalıydı tutunduğu dal, onu hayallerine, istediği yaşama kavuşturabilecekti.
Nasıl devam etmeliydi, ne yapmalıydı bilmiyordu.
Karşısına gelen herşeyle savaşmaya devam edecekti ama hangi yolda?
Kiminle?
(İlk hikayemdir. Yorumlarınız ve okumanız benim için önemlidir. Keyifli okumalar.)
Sevmediğiniz yüzünü dahi görmediğiniz bir adamla evlenmek nedir bilir misiniz?
"Abi yapma kurbanın oluyum!"
Ağlayan gözlere abime baktım, baba yarıma en değerlime.
"Ben diyeceğimi dedim, iste yada isteme Azad'la evleneceksin Evin."
...
Mutfağa girip elerimi tezgaha yasladım. Arkamda hissettiğim kara gölge ile kaşlarımı çatıp arkamı döndüm. Uzun boylu, kumral özenle şekillenmiş saçları, yeşil ormanı andıran gözleri ile karşımda duran adama baktım.
"Ne işin var senin burda?"
Elerini cebine koyup rahat bir ifadeyle parmak uçlarında yükseldi.
"Müstakbel karnımı görmek istemiş olamamı?"
Sinirle burnumdan soludum.
"Ben senin o tanıdığın kızlara benzemem bir tane çarparım ağzının üstüne!"
Yeşil hanelerini kısarak baktı yüzüme.
"Bu sözlerini sana yerdireceğim zamanı iple çekiyorum Ceylan gözlü."
Sonda kullandığı hitapla dudaklarımı yaladım. Gözleri dudaklarıma kayınca vücudum gerilmişti...
(İmdadım kitabımı okuduktan sonra bu kitabıma okumanızı tavsiye ediyorum kafanızın karışmaması için.)
Evin ve Azad
(kurgu; yetişkin içerik bulundurur.)