O kadar sert öpüyordu ki kendimi geri çekmeye çalışsam da buna engel olmuştu. Sonra gerçekten ama gerçekten istemeden yani istemsizce dudaklarım aralandı. Tekrar istemsizce ellerim saçlarına giderken kendime engel olamadım. Dudaklarımız bir saniye bile ayrılmadan öylece birbiriyle savaşırken elleri belimi kavrayıp beni kendine bastırdığında saçlarını çekebildiğim kadar daha bir sert çektim. İkimizden de çıkan o inleyiş geri çekilmemi zorlaştırıyordu. Sanki ikimizde bir şeyi kanıtlamak istiyormuş gibiydik. Savaştaymışız gibi. Az öncekileri ben söylememiştim sanki.
Nefes alma ihtiyacı duyduğumuzda geri çekildiğimizde dudağıma minik bir öpücük daha bırakıp alnını alnıma dayadı. Bu şekilde davranması hiç iyi değildi. İçimde bir yerlerde böyle anlayamadığım, anlatamadığım bir şeyler oluyordu. Önceden hep kırılmışım da o beni kırmaya korkarmış gibi. Ya da beni o kadar çok seviyordu ki ben üzsem de onu, bütün duyguları benim yerime de sırtlanır gibiydi. Biraz... Kötü hissetmeme sebep oluyordu bu.
"Bu saçma mı sence,sana saçma mı geliyor?"sadece sustum. Cevap verme gereği duymamamdan mı yoksa verecek cevabım mı yoktu bilemiyorum ama sadece susma gereği hissettim.
"Eğer seni sevmem sana saçma geliyorsa özür dilerim seni sevdiğim için. Saçma bulduğun bu şey seni bırakmamam için tek sebebim. Sanırım bu saçmalığa biraz daha katlanmak zorunda kalacaksın."dedi daha düzene girmemiş sesiyle. Sonra alnını alnımdan çekti, elleri yüzümden kayıp iki yanına düştüğünde bana bir kez daha bakma gereği duymadan o halde orada bırakıp içeri geçti.
Siyah ve beyazın,aydınlık ile karanlığın hikayesi değildir.
Aslancık ve asya kaplanının hikayesi....
Tüm hakları asya kaplanı ve aslancığın kalbinde saklıdır!