Bir kız çizin hayalinize. Saç rengi, göz rengi, ismi, boyu, kilosu, teni veyahut ırkı hiç mühim değil. Sadece bu kız hakkında şunu bilseniz kâfi. Bu kız uyuyamıyor. Hayır! Uykusu olmadığı için değil veya açlıktan degil. Onlar olsaydı elbet çözüm bulunurdu. Uykusuzuluğa hap, açlığa yemek. Ama işte sorun bu değil maalesef. Bu kız uyumaktan korkuyor. Evet. Uyuduktan sonra olabilecek felâketlerden, uyuduktan sonra göreceği rüyalardan korkuyor. O, uyuduktan sonra oluşabilecek felaketlerin ve görebileceği rüyaların gerçeklik payından korkuyor. O, gördüğü rüyaların gerçekleştiğine şahit olmuş, felaketlerin gelişini izlemiş ölümün o sıcak duygusunu tatmasına ramak kalmış ve en önemlisi de düşünme duygusunu yitirmiş bir kız . Tek sığınağı ailesinin ilk ve son hediyesi kolye olan bu kızın hayat öyküsüne var mısınız?
"Soyun!"
"Ne?"
Yaşlı adam oturduğu masada kaşlarını çatmıştı ki yanındaki kadın tebessüm ederek bana döndü. "Sadece hırkanı çıkar ve bize sol kolunu göster."
Tedirginlik içinde onlara baktığımda uzun bir masada oturan toplam on kişi görmüştüm. Ben kapıya yakın bir yerde duruyordum ve yanımda benimle aynı yaşta olan altı çocuk daha vardı. Sağımdaki kızın sol kolundaki yarasa damgasını gördüğümde sertçe yutkundum. Aynı damgadan benimde kolumda vardı.
"Neyi bekliyorsun?" Bu soğuk ses yaşlı adamın sağ tarafında oturan kişiden gelmişti. Başını önündeki dosyadan hiç kaldırmadığı için yüzünü iyi göremiyorum.
Hırkamı çıkardığımda benimle aynı hizada duran çocuklar koluma baktı. "Sende Yarasalardan birisin." Yaşlı adamın sesi huzursuz çıkmıştı.
"Nasıl damgalandığını hatırlıyor musun?" Yine o adam konuşmuştu ve hâlâ başı önündeki dosyadaydı.
İyi hatırlıyordum. "Hayır." Onlara güvenmiyorum.
Cevabım ile kalem tutan eli hareketsiz kalmış fakat başını kaldırmamıştı.
"Artık bizi neden buraya getirdiğinizi açıklayacak mısınız?" Yanımdaki çocuklardan biri konuşmuştu.
Yaşlı adam sıkıntıyla bir nefes alarak bizlere baktı. "Aslında hepiniz aynı çocuk yurdunda bir zamanlar kaldınız. Peşinde olduğumuz biri var ve o yurttaki otuz çocuğu damgaladı. Şimdi yeniden ortaya çıktı ve Yarasaları bulup hepsini öldürüyor." Sanırım Yarasalar biz oluyorduk.
"Bizimle işbirliği yapmak zorundasınız, tabii yaşamak istiyorsanız?" Masadakilere döndü. "Herkes kendi eğiteceği çocuğu seçsin. Unutmayın seçeceğiniz çaylaktan siz sorumlusunuz."
Burada neler olduğunu anlamıyorum.
Masadakiler bizi incelerken o başını hiç kaldırmayan adamın sesini duydum. "Gözlüklü kızı ben eğiteceğim."
Burada gözlük takan sadece bendim.