Kan Kırmızısı

"Yağmurdan kaçarken doluya yakalanmak bu olsa gerek amına koyayım . Yarım saattir adamdan kaçıyorum derken adam yavaşlasın diye elimdekileri fırlattım . Telefonuda fırlatmışım , adamın kafasına geldi , düştü . Sonra telefonu alıp gitti . Daha taksitlerini ödememiştim , neyse akşam babam 'telefonunu getir bakıcam' dedi . Sonrası malum , yine dayak yedim Hepsi Batu'nun suçu .Ben demiştim ona işeme yarışı yapmayalım diye ."

Hızlı hızlı konuşmasını durdurmak için ağzını elimle kapatmıştım . Tabi bunu yaparken biraz yaklaşmak zorunda kalmıştım .

"Tamam , yavaş ol "

Aniden kapı açıldı o arada . Gözlerim kapıyla buluşunca batu'nun bize sinirli bir şekilde baktığını gördüm .

Siktir.

"Umarım bölmüyorumdur."

-

"Yine mi o kızlaydın!?"

"Evet." dedi umursamazca .

Bu halleri beni daha deli ediyordu .

"Lan ben seni deli gibi severken sen o sürtüğe nasıl gidersin !"

Gözümden bir damla yaş düştüğünde kendime lanet ettim . Onun karşısın da ağlamamalıydım...

"Bir daha ona sürtük dersen.."

"Ne yaparsın!?"

Gözlerini sinirle yumdu .

Lanet olsun onu seviyordu !

"Siktir git bu evden !"

"Sikik orospu çocuğu seni !"

Yanımda ki bıçağı ona doğru fırlattım . Tam kafasına gelicekken kendini yana kaydırmasıyla bıçak duvara saplandı .Neden çekildin ki piç herif ! Ne olurdu geberseydin?

Son kez yüzüne tiksintiyle bakıp yanından geçip gittim .

-