Korku, insanların önündeki en büyük engellerden birisidir. İnsanın başarılarını engelleyen, girişim ruhunu öldüren, acizliğini ortaya seren en kötü duygu... Korku; yapacağımız herhangi bir işin neticelerinin kötü olacağını, bize zarar vereceğini düşünmemize ve bu düşünce ile o işe hiç girişmememize sebep olur. Korkusu olan insan asla risk alamaz. Büyük zaferlerin ise risk alınmadan kazanılmayacağını herkes bilir.
Bir insan gerçekten güzel işler başarmak istiyorsa, her şeyden önce korkularının üstesinden gelmelidir. Korkunun üstesinden gelmenin tek yolu da onların üstüne gitmektir; yani korktuğumuz şey ile yüzleşmektir. Örneğin karanlıktan korkan bir çocuğun karanlık korkusunu, onu sürekli ışıklı ortamlarda bulundurarak gideremezsiniz. Aksine; onu karanlık ortamlarda bulundurarak o korkudan arındırabilirsiniz. Elbette bu demek değildir ki çocuk tek başına saatlerce karanlıkta kalacak. Örneğin bir anne, karanlık korkusu olan çocuğu ile birlikte önce ışıkları söndürülmüş, mum ile aydınlatılmış bir ortamda zaman geçirebilir. Çocuk bu duruma alıştıktan sonra, tüm aile ışıkları tamamen söndürüp oyunlar oynayabilir. Yavaş yavaş kişi sayısı azaltılır. Çocuk tamamen alışınca da oyun süsü verilerek tek başına karanlık odada bırakılabilir.
Huzurla yaşadığın evinde yalnız mısın gerçekten?
Hiç tanımadığın ve sokakta gördüğünde yüzünü çevirdiğin biri ile paylaşmak ister misin?
Peki ya onu sevmeye ne dersin?
Bu, evsizlerin değil, bunu sanata dönüştüren köstebeklerin hikayesi...
❥
h.k. gümüş