Çocuk muydum? Belki biraz . Bu beni kötü mü yapardı ?Hayır, hiç sanmıyorum. Olgunluk ,gereken yerde olmalıydı , bugünlerde herkesin üstünde taşıdığı şekilde değil . çünkü olgun olduğunu iddia eden insanlar bi avuç özentiden ibaretti.
Saf mıydım ? Belki biraz . Bu beni tehlikeye sokar mıydı ?Evet , bazen .Ben sadece saf görünen insanlara gerek sizce güvenmeyi seviyorum.
Ben sıradan bi insanım .ne herhangi bi yetenek üzerinde kendimi geliştirmiş ve parlatmıştım ne de aşırı zekiydim .Bazen Polyanna'nın pembe gözlüklerini alır dünyaya öyle bakardım . Aslında mutluydum ,
Yanıldığımı ise dört mevsim ardında anlamıştım .Elimdekileri doğru seçememiş ve yanlış insanlara güvenmiştim .Çocuk gibi davranmak yerine olgun olacağım noktayı şaşırmıştım . pembe gözlükleri kırmış,agresif olmuştum . Dört mevsimde arkadaş dümeninin beni nasıl farklı yöne sürüklediğini anladım .
Şimdi ise iyiyim ,hala eskisi gibiyim aslında , ama her birinden azaltmıştım .
Daha az çocuk
Daha az saf
Daha az arkadaş ve en önemlisine gelince , eklediğim ve ebedi sürecek bişey . Yani değinmek istediğim konu , ilim. İlim öğrenilen değil, yaşanandır. Yaşanmayan ilim geçmeyen para gibidir. İliklerimize kadar ilimlenmek dileğiyle...
Yaş Farkı Vardır (9 yaş)! Lütfen bunu bilerek okuyunuz...
Atabey Ailesi yıllardır yaptığı mafyacılık işlerine son verip emekliye ayrılmıştı. Çağlar Atabey 4 oğlu, karısı ve yakın aile dostlarıyla huzurlu hayatının tadını çıkartıyordu. Ta ki bir gün şirketine bir mektup gelene kadar... Yıllar önce ölen kızının aslında yaşadığını ve ölü bir bebekle karıştığını söyleyen bir mektupla bütün dengeler bozulur. Bir yandan hasta annesi ve öfkeli babasıyla uğraşırken okumaya çalışan Çiçek bir yandan da şehit sevgilisinin yasıyla kavruluyordur. Bunun üzerine bir de yıllar önce karıştığını öğrenen Çiçek'i karmaşık günler bekliyor.