Ben herzaman olduğu gibi bugün de sessizlik zırhımı giymiş ve çevremdeki hiçbir sesi duymamak adına kulaklıklarımı takmış bir vaziyette şarkılarımı dinliyorum. Beynim her ne kadar eve gitmemekten yana olsa da ayaklarım benim kontrolüm dışında eve sürüklüyor.
Ne hoş, çevremdeki yaşıtlarımın çoğunluğu eve gitmek için can atıyorlar.Oysaki ben bu eylemi bir zorunlukuk olarak görüyorum. Tabi onların da evde, asık suratlı,her bakışında buram buram nefret kokan bir baba ve eline geçsen bir kasik suda seni öldürebilecek zorba bir üvey anneleri yok.+
Evet doğru! Benim üvey annem var ve hiçte iyi biri olduğunu söyleyemem. Gerçi babamın da ondan eksik kalır bir yani yok. Kendimi bildim bileli babam ve üvey annem olmak üzere beni hep birkfazlalık olarak gördüler. Hep ezdiler,hakaret ettiler ve yeri geldi dövmekten bile cekinmediler. Ya ben! Ben napiyorum? HİÇBİRŞEY!!!
Ben bunları hakedecek hiçbirşey yapmadım. Benim tek suçum bu içi yalanlarla, zorbalıklarla, acılarla.... dolu dünyaya gelmekti.
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."