Siyah bir yol, tamamıyla karanlık ve sonsuz bir ışık ,ve düşün sen sedece bu ışığa muhtaçsın, küçük bir mum ışığına ve sadece amacına ulaşmak için koşuyorsun, ve her adımda daha fazla artıyor kalp atışların, bu da seni incitmez mi? ve eğer vazgeçersen ,herşey sonsuz olarak simsiyah bir hayat seni bekleyecek düşün bu korkunç öyle değil mi? lütfen vazgeçme ,evet belki yorulacaksin ,belki çok fazla isyan edeceksin defalarca ağlayıp pes edeceksin, ve bu ,bu sekilde defalarca devam eder, ama bunu sadece dilin söyleyecek, emin ol kalp istemez ki fazla acı o da yorgun ,ama o asla pes etmez dilin isyan eder belki bir iki kere kalbin etmez koşmaya devam et sen ne kadar olursa olsun , tüm gücünle, sonsuz beyaz gücü senin olsun ,her şey
"sen kadere koşma kader sana koşsun" ömrünün ismini sen koy ,kaderini sen yarat , hayat seni hayranlıkla izlesin,sen ise gülümseyerek intikamını al, ama asla pes etme oturma kalk ve biraz daha dayan ....
Bana emir verme Komutan!.
Ben senin askerin değilim. dedim bağırarak.
dahada sinirlenmişti yumruğunu dahada sıktı sözlerime karşı.
Tim bizi izliyordu dikkatlice, gözlerini gözlerime kilitlemişti, kırpamadım gözlerimi.Kaskatı kesilmişti, gözleri alev saçıyordu, dişlerini sıktıkça yüz hatları dahada belirginleşiyordu.
derin bir nefes aldı yumruğunu serbest bırakarak yanıma yaklaştı,
kafamı yukarı kaldırdım , tekrar birleştirdi yeşil gözleriyle gözlerimi.
-Emirlerime uymak zorundasın Asker.
dedi kalın ses tonuyla,sesinde asla tereddüt yoktu...
ve uzaklaştı bedenimden konuşamadım öylece baka kaldım ,beni etkisi altına almıştı gözleri...