Geceyi aydınlatan ayın denize yansıyan hareleri görülesi bir manzara.Gözlerim yarin gözlerine kitlenmiş gibi karşımdaki manzaraya kitlenmiş nefesimi tutuyorum.Aşık olduğum (delicesine,ondan başka her şeyi yok sayacak kadar çılgıncasına aşık olduğum) günler geliyor aklıma.Gecedeki sihir bende şu an eksik olan şeyin aşk olduğunu vuruyor yüzüme zalimce.İliklerime kadar eksikliğini yudumluyorum aşkın zira aşk olmadan insan neden tat alabilir. Günlük koşturmacalara takılıp sıradanlaşıyoruz git gide.Yaşarken anı, erteliyoruz hep bir şeyleri. Oysa geçen vakit geri gelmez asla.Yaşamı bol keseden duyarsızca nafile tüketiyoruz.Geçen zamanın bizden götürdüklerine aldırmadan.Dingin karanlık bende sayısız düşüncelere gark oluyor. Zihnimden yüzlerce belki binlerce düşünce geçiyor.Havadaki yaz kokusu, müzikteki ritm,gökyüzünde parıldayan yıldızlar, suya vuran yakamoz, sevdadan yoksun gönlüme dokunuyor.Dibe vurmuş melankolik vaziyetim, içimde sarhoş olma isteği uyandırıyor.Ay ışığı yetmiyor gönlümün karanlığını aydınlatmaya.Yaralı yüreğim aslında kör bir sevdayı yaşıyor hiç kimseye duyurmadan.Öyle kör ki yaşadığım;ne yana bakarsam bakayım en ufak bir ışık hüzmesinden mahrum, geleceği asla görünmeyen bir muamma.Zaman tükeniyor, tükenirken de bizden olan şeyleri de beraberinde tüketiyor arsızca.Duygularımız ne çok değişiyor yaşamın kuralına uyarak büyük bir hızla.Yaşanılan onca coşku, onca sevda, yüreğimizdeki gelgitler, onca aşk yeminleri, karşılıklı verilen sözler, iki taraflı duyulan hazlar zaman makinesinde üğütülüp birer toz zerresi gibi yerini yalnızlıklara içlerde duyulan sızılara, yüz yüze gelindiğinde zoraki sevgi gösterilerine ne kadar da kolay bırakıveriyor. Her şeyde olduğu gibi sevdayı da ne kadar hoyratça harcıyoruz kıymetini bilmeden. Oysa ki bazı değerler elimizden ne kadar kolay kayıp gidiyor, son