Kayıp Ruh
  • קראו 56
  • הצבעות 7
  • חלקים 9
  • קראו 56
  • הצבעות 7
  • חלקים 9
מתמשך, First published ספט׳ 28, 2016
Kendi Ruhunu kaybetmek istemeyen bir genç ve içine atıldığı savaş. Büyü, Ruhlar alemi ve dostluk içinde mitolojik efsanelerle süslenmiş bir arayış savaşı.

"Yaşamın zaman Evren'inde bugün dün ve yarın vardır. Herkes kendi zamanında kendi Evren'inde kendi ruhunda yaşamaktadır. Birgün bir Abasi bunu değiştirmeye ve ölümsüzlüğü bulmaya kendini adar. Ama önce ölümsüz ruh için savaşması gerekecektir."

Dostluk senin yada benim yapabileceklerimle sınırlı değil ki, dostluk sonsuz bir deniz...
כל הזכויות שמורות
Sign up to add Kayıp Ruh to your library and receive updates
או
#98serüven
הנחיות התוכן
ייתכן שגם תאהבו
KIZIL GECE  by DuruMavii
85 חלקים הושלם
Ölüm uşaklarını peşime salmıştı. Soluğum korkunun soluğuna karışmıştı. Koşuyordum. Sivri dalların berelediği bacaklarım hiç durmadan hareket ediyordu. Göğsüm inip kalkıyor, kalp atışlarım boğazımda hissediliyordu. Karanlığın bağrında yalpalayan adımlarım kör bir noktaya takıldığında, bedenim tek seferde yere serildi. Dizlerime saplanan dikenler dilime canhıraş bir çığlık yuvarladı. Daha fenası yaklaşan adım seslerinin içime boca ettiği keskin ürpertiydi. "Yardım edin! Biri bana yardım etsin." Avuçlarımı kurumuş yapraklara bastırdığımda, yükselen çıtırtıları kulaklarımı tırmaladı. Kalkmak istedim, karnımda yine aynı kıpırtıyı hissettim. İçimde nereden geldiği, nasıl benimle olduğunu bilmediğim bir şey vardı. Tıpkı benim gibi çaresizce kıpırdanıyordu. Titreyen parmaklarımla karnıma dokundum. Islak yüzümü köhne ormanın derinliklerine çevirip daha güçlü bağırdım. "Yardım edin! Biri bize yardım etsin!" Yeniden koşmaya başladım. Dizlerimden akan kanların çıplak ayaklarıma süzüldüğünü hissedebiliyordum. Güçlükle ayakta tuttuğum bedenim bu kez bir ağaca çarptı. Kendimi sırt üstü yerde bulduğum an gözlerim korkuyla açıldı. Çaptığım şey ağaç değil bir yabancının sert gövdesiydi. Ancak o, bir çınar ağacı kadar uzun ve yapılıydı. Karanlık tüm ayrıntılarını ustaca gizlerken, üzerimde tepkisizce gezdirdiği bakışlarını ve silüetini ele veriyordu. Dirseklerimin üzerinde kalkmaya çalıştım. Buraya kadardı, gücüm tükenmişti. "S-sen..." Bir adım attı. Büyük ve yara izlerinin barındığı parmakları önüme uzandı. "Yardım istiyordun, değil mi?" Sesinin bir rengi olsaydı, bu kesinlikle siyah olurdu. Sesi, şavkı kırık bir siyahtan ibaretti. Şeytanın adaletsiz oyununda bana sunulan başka bir seçenek yoktu.