Ben bir cadıyım ve bu hayatımın en korkunç gerçeği. Hayatım boyunca bu gerçekten, kendimden korktum çünkü ben bir canavardım, en azından kendimi buna inandırmıştım.
Bir gün annemden aldığım o garip mesajın, zaten yolunda olmayan hayatımı daha da rayından çıkaracağını bilemezdim. Geçmişin devasa pençeleri boğazıma sarıldığında tek yapabildiğim; kardeşimi de alıp varlığını yeni öğrendiğim amcalarıma sığınmak oldu. Cadıların, kurtların ve daha nice sihirli yaratıkların arasına karıştığımda bir daha eski hayatıma dönemeyeceğimi biliyordum. İşin garibiyse bu dünyayı bırakmak fikri bana hiç de cazip gelmiyordu.
Nefretin, öfkenin, hüznün, geçmişin ve aşkın bu tuhaf harmanıyla, hayatta kalma mücadelesinin arasına sıkıştığım hikayem o gün başlamıştı. Kardeşimin bir türlü bulamadığı o çantayla...
~
Argo ve küfür barındırmaktadır.
Ömrünü adadığı erkek ona ihanet ettiğinde bir insan ne yapmalıdır?
Pelin'in hayatı boka sarıyordu. Hayal ettiği işi yapamadığı gibi çocuk istediği eşinin başka bir kadından çocuğu olduğunu öğrenmişti. Hayatından ne istediyse hiçbir zaman elde edememişti.
Aslında hayatının hangi nokta da ters gitmeye başladığını biliyordu.
Lise yılları....
Ama geri dönüş yoktu öyle değil mi?
Bir gece annesinin evinde kalırken ev telefonunun çaldığını duydu. 90'lardan kalma telefonun hala çalıştığını bile bilmiyordu. Aldığı uyku ilaçlarının etkisi bedenini ele geçirirken telefonu kaldırdı ve kulağına götürdü.
Sonrası ise karanlık.
Kendine geldiğinde annesinin evindeki yatağında uyandı. Ne olduğunu çok geçmeden anlamıştı. 1998 yılındaydı. 17 yaşındaki haline geri dönmüştü.
Geriye hayatını değiştirmek kalıyordu.
Üstelik eğer başarılı olursa okulun popüler çocuğunun da hayatını kurtarabilirdi. Tabi bunu yaparken ona aşık olmazsa.
Bunu başarabilir miydi?