O, içimi donduran soğuk kahvelerin sahibi: Kerim Arslan Akbatu... Onun oyununda gergin bir ip üzerinde yürüyordum ve oyunu bitirip beni ne zaman yere düşüreceğini bilememek, bana ne zaman çelme takacağını kestirememek, sadece bu oyunun hükmen mağlubu olduğumu gösteriyordu. Yenilgimi kabulleneli çok olmuştu ve içten içe bunu hep biliyordum. Sadece artık gözümün önündeki asıl gerçekliğin üzerini örten o tül perdeyi kaldırıp atmam, biraz zamanımı almıştı; çünkü direnmek, ne olursa olsun bir çıkar yolu olduğunu düşünüp umut etmek, insanın doğasında vardı. Benim umudum ise, benden büyük bir ustalıkla yavaş yavaş, hissettirmeden çekip aldığı şeyler arasına eklenip, ondan kurtulacağıma dair tüm düşüncelerimi de beraberinde götürmüştü. Oluşturduğu boşlukta yavaşça filizlenmeye başlayan yeni bir duygu vardı: Kabulleniş.
14 parts