''Duyumsa İlyit! Havada demir tadı var. İnsanlar geliyor. Yine bizi silmeye çalışacaklar yeryüzünden. Fakat bu sefer değil. Korkma İlyit. Artık ben varım. Korkma benim küçük kızım. Bu sefer ateşten mızraklarıyla sana dokunamayacaklar. Seni yakamayacaklar şölen ateşinde. Ve kalbine bir kazık çakamayacaklar mezarında. Duyumsa İlyit! Bizim zamanımız bu gelen. Havada intikamın kokusu var. İlyit, benim küçük kızım. Nasıl cüret ettiler seni cehenneme göndermeye. Günahsızlığın da mı caydırmadı onları? Vicdanları da silahları gibi demirdenmiş meğer. Parlak olduğu kadar keskin. Ve hiç affetmez onlar, bilirim. Kendi türlerini bile vahşice öldürürler. Bencil zayıf insanlar. Asırlardır kendi güç tutkularıyla boğuşurken, trajedilerinden ders almayı unuttular. Sonuç ise muazzam. En güçlüleri bile şimdi mezarlarında... Duyumsa İlyit. Yaşamın dokunuşudur bu. Seni ölümlüler diyarına geri çağırıyorum. Uyan İlyit. Zavallılığa başkaldıran Vlad adına uyan. Uyan benim küçük kızım...'' Kötücül yaratıklar, uyuyanların kabuslarında dolaşırken, Can, geceye çöken dehşeti hissetti. Pencereden dışarı baktığında herhangi bir terslik göremedi. Kendisininkiyle beraber sadece birkaç apartman dairesinin ışığı yanıyordu. Bir köpek çetesi birbirlerine havlıyor ve soğuğa karşı direnebilecekleri bir kuytu arıyorlardı. Hava bulutluydu. Yıldızlardan tek bir tanesi dahi görünmüyordu. Şehrin tepesine üşüşen kara bulutların arasında ise bir gedik oluşmuştu. Ve Can'ın, buradan görünen manzara karşısında dili tutuldu. Uçları yere bakan kızıl bir hilal ay...
4 parts