İstanbul. Ne güzel bir şehir. Denizi, havası ve bitmeyen telaşı... Sahilinde el ele yürüyen sevgili... Her anını orada yaşayan bir esnaf. İstanbul, bana yaşam gücünü anlatır hep. Ayakta durmamız, savaşmamız gerektiğini... Bazen üzülürsün ya denizinin karaya vuruşu onu anlatır hep bana. Umutlu olmamız gerektiğini söyler. Pusulam olmuştur bir kere yıllarca. Bir erkek dersin canı yanmaz onun umursamaz. Öyle sanmayın beni. Ben sevdiği kadının mutluluğu için kendi mutluluğunu bırakmış bir adamım. Ben kim miyim? Ben Ayaz Kozan'ım. Sevdiği kadın için her şeyden vazgeçen. Şuan sevdiğim için sevdiğimden uzağım. Bana hep umut ışığı oldu bu deniz. Her gün gelip elimdeki deftere bir şeyler yazardım. Ama nereden bilebilirdim ona bu kadar çok benzediğimi. Belki de bana olan ilgisi kardeşine benzemem idi. Nefesini boynunda hissediyorum halen. Bir mısra saklı her soluğunda. Soludukça solumak istemeye başlamıştım artık. Bir hançer ki kalbime saplanan bir ömür acısı dinmeyecek olan. Belki onlarca kış geçireceğim o hançerli kalbimle. Kim bilir belki de ona olan sevgim sahtedir. Ben sahte olduğunu anlamamışımdır sadece. Kim bilir belki bir İzmir öğretir her şeyi. "Hoşça kal İstanbul. En yakın zamanda döneceğim." "Bunu yapmak zorundaydım özge." " Ayaz! İlkay seni seviyor!" " Sinem?" " Özür dilerim..." "Beste neredesin?" "Barış ve Beste birbirine aşıkmış Ediz!" Not: 20.06.2017 tarihinden itibaren paylaşılacaktır.