ona normalden daha uzun baktığımı fark ettiğim an çok geçti, çünkü bana dönmüş, bakışlarıma karşılık veriyorken hemen karşımızda oturan annesini unutabilir ve yumuşatıcı kokusunun çoktan burnumu istila ettiği o kazağına gömebilirdim suratımı. eriyor, yumuşuyor ve yanıyordum. yeter bu kadar çocukluk, diye isyan ediyordu kalbim. ben iyileştim sana ne oluyor, diye kızıyordu beynime. çünkü mantığımla işbirliğine tutuşmuştum. çünkü kalbim bundan hoşnut değildi. çünkü çok fena tutulmuştum.