Üç farklı kadın, üç aynı hayat.
Narina, Zelal ve Nilüfer...
Üçü de aynı kadere bağlı yaşadı. Üçünün de bedeni kemer sesi ile titredi. Kulakları, fermuarın açılma sesi ile çınladı.
Narina'dan: Bir Pazar günüydü... Babam yoktu. Kurabiyelerin tadı her zamankinden daha güzeldi.
Etrafım huzurla çevriliydi. Annem gülümsüyor, ağabeyim gülümsüyor ve ben, gülümsüyordum.
Artık her şeyin bilincindeydim.
"İyi olacak, güzel olacak." demekle hiçbir şey iyi veya güzel olmuyordu.
Zelal'den: Murat'ın hayatında bir yüklemdim ben. Ve Murat'ın cümleleri devrikleşti, yüklemler cümlelerden atıldı. O ise, benim hayatımın öznesiydi. Görünmediği zamanlar oluyordu, gizliyordu kendini, evet. Fakat biliyordum ki her zaman orada bir yerlerdeydi.
Hayallerim, umutlarım, her şeyim...
Her şeyim bir ipe asılı kalmış.
Nefes alamıyorlar, almak için çırpınıyorlardı. Kurtulamayacaklar...
Son nefeslerini verecekler ve öylece kalacaklardı.
Ne o ip sökülecekti yerinden ne de asılı kalanlar çıkartılacaktı arasından...
Ben Dilda Mardinin en büyük aşiretin kızı Amed ağanın torunu Dijwar kalkanın kızıyım.
Babasının işkenceleriyle dedesinin hor görüşleriyle büyüyen Dildan Kalkan.
...
Baran Temizer koca Mardinin korktuğu konuşurken başını yere eğdiği yolda karşılaşan insanların yolunu değiştirdiği sert ifadesinden ödünç vermeyen acımasız merhamet duygusu olmayan insanların zalim dediği Baran ağa.
Elini serçe masaya vurdu.
"Ne demek berdel olur topunu siktiğimin piçi benim kardeşimi kaçırıyor ölüm karar verilmesi gerekirken ne demek berdel!"
"Karar verilmiştir."
Duygularıyla yere yığılan dilda kafasını eleri arasında aldı nasıl berdel olurdu hayalleri vardı önce babasından kurtulacak sonra okuyup avukat olucaktı nasıl yapardı nasıl Mardinin en zalim ağasıyla evlenirdi.
Baran ve Dilda
🖤
(Kurgu; yetişkin içerik bulundurur.)