Gidip öldürmek istedim. Hayatımı benden çalan o insan dışı varlığa haddini bildirmek, yüzüne tekmeler, yumruklar savurmak, yere düşen vücudunun üzerine tekrar tekmeler atıp ölüşünü izlemek istedim. Gözlerinin önünde mahvolan hayatıma karşılık gözlerimin önünde biten hayatını görmek istedim. Bir insan bu kadar kötü olamaz diye ne zaman düşünsem, tam olarak o kadar kötü olan insanların varlığıyla karşılaştım. Bu öyle televizyonlardaki katiller gibi değildi. Bu öyle sinir krizi geçirip çocuğunu öldürmüş babalar gibi değildi. Bu, bitti sandığın an yeniden başlayan anlamsız, aksine zararsız üstüne melek gibi biriydi. Anlamak kolay değil, bir insan neden melek gibi bir insandan nefret ederdi. Hayatına zarar vermeyen birinden nefret ederek en kötü insan olmam mıydı sorun? Bilemiyorum. Ben ne zaman bir iş için tamam desem, o iş hiçbir zaman tamam olamıyordu. Sanki iş gerçekten tamam olma yolunda ilerliyordu ama ben o sihirli kelimeyi kullandığım için yolunu şaşıyordu. Nasıl yani? Neden? Hayattaki en acımasız durum nedir? Annenin mi babanın mı ölmesi daha çok üzer? Hangisi hayattan kopman için yeterlidir? Annen terk ederse mi, baban çekip giderse mi kahrolursun? Peki, okuldan atılman; iş bulamaman, hayatta tek başına olman, kimsenin olmaması, üstüne hayatındaki kişinin bir melek olması mı mahveder insanı? Bu öykü, saçlarınızı kestirmenize, gece yatarken düşünmenize ve yer yer yaş akan gözlerinize sebep olabilir. Üzgünüm.
4 parts