Ekmeğini taştan çıkaran insanların, alın teri ile taşlara emeğin destanını yazdıkları bir Anadolu köyünde başlaşmıştı eğitim hayatım. Bu taş ekili tarlalar atadan evlada bölüne bölüne geldiği için bize ancak bir evlek yer kalmıştı. Bu sıladan gurbete uzanan bir göçün borazanı demekti. Ekmek kervanı İstanbul'da konaklamıştı. Taşı toprağı altındır demişlerdi. İnandık! Belki de gerçekten altındı ama biz hiç bilemedik... Babamın tırnakları beton kazmaya biraz daha dayanabilseydi; annemin çürüyen dizleri az daha direnebilseydi belki de öğrenecektik. Ama olmadı, dayanamadılar...
1 part