BELDAR
  • Reads 48,614
  • Votes 2,392
  • Parts 27
  • Reads 48,614
  • Votes 2,392
  • Parts 27
Ongoing, First published Nov 14, 2016
Uzun mu, kısa mı? 
        Kaç hayat sığar bir  saniyeye? 
        Kaçı mahvolur? 
        Kaç ömür kurtarılabilir peki? 
        Bir saniyenin değerli olduğunu toprakları uğurunda verilen kanlar ile ölçüp biçmişlerdi.
        Üç adam, üç cengaver, nasıl anlatılır bilinmez ama bir araya gelmeleri vatan sevdaları sayesinden olmuş üç aslan yürek. Gurur, Onur, Tugay... Duruşlarında Türk topraklarının yenilmez çevikliği, bakışlarında alevlenen bir vatan evladı, ruhlarında ise kaybetmeyi asla kabul etmeyen dik başlılık.  Bu yola baş koydukları andan itibaren geride bıraktıkları hayatlar, onlar için yeni bir gelecekten ibaretti. 
        'Bayrağımız şerefimizdir bu bayrağa uzanacak her elin sahibi de bizim için bir leştir.' bir komutan sesi yankılandı duvarı olmayan arazide. Karşısındaki ekibin toyluğunu, içlerinden vazgeçeceklerin olacağını bilse dahi alnından akan terle, gırtlağından kopan bağrışıyla öğrendiği her detayı da bıkmadan öğretecekti. Ancak adam çakır mavilikleriyle öylesine emin bakıyordu ki daha şimdiden çekingenlik sarmıştı karşısındaki ekibi.  
        Kan gibi kızıl bir söz, bayrak, vatan, millet, umut... Sırtlarındaki onlarca kilo, yüreklerindeki toprak sevdasından daha hafif geliyordu. Bir de her daim omuzları üzerinde olan kefenle meydan okuyorlardı hayata. Bu işin şakası yokken hayatın başlı başına bir espiri niteliği taşıması ise acımasızlığın ana rotasıydı.
        An geliyor derin mavi sular, an geliyor keskin soğuk hava ve an geliyor tek kişinin dahi aşması zor olan daracık alanlardan yürüyorlardı. Akıllarında da yüreklerinde de tek cümle;
        'Biz şekil için yaşayıp, tarz için ölenlerden değiliz. Biz şeref için yaşayıp, vatan için ölenlerdeniz.'
        Onlar için sevda,
        Merhamet,
        Uyku,
        Onlar için huzurlu bırakılacak tek bir düşman dahi yoktu.
All Rights Reserved
Sign up to add BELDAR to your library and receive updates
or
#22ordu
Content Guidelines
You may also like
GECENİN İZİ by hisssizyazar
40 parts Ongoing
Yağmur yağıyor, her yeri sel alıyordu. Sokaktaki insanlar ıslanmamak için oradan oraya koşuyor, trafik arabalar sayesinde tıkanıyordu. Şemsiyesi olan insanlar rahat bir şekilde yolda yürüyordu. Şemsiyesi olmayanlar ise şanssızdı. Yağmurdan ıslanmamak için korunacak yer arıyorlardı. Şemsiyesi olmayan, elinde kalın hukuk kitapları, üzerindeki deri ceketi ile rahatça yürüyordu İzem. Acelesi yoktu. Islanmayı seven biriydi. Küçükken babası onu sokağa attığında yağmurun altında kendi kendine eğlenir, biriken suların üzerine zıplardı. Uzun kahverengi saçları ıslanıp birbirine karışmıştı. Elindeki hukuk kitapları çantasına sığmadığı için elinde sımsıkı tutuyor, ıslanmamaları için boynundaki kahverengi atkıyı kitaplarına siper ediyordu. İzem Karasu. Üniversite son sınıf öğrencisiydi kendisi. Yirmi üç yaşında, geleceğinin hayallerini kuran ve başarılı bir savcı olmayı hedefleyen bir hukuk öğrencisiydi. Son yılının bitmesine ve mezun olmasına sadece aylar kalmıştı. Metro durağına inen yürüyen merdivenleri görene kadar normal hızda yürümeye devam etti. Yürüyen merdivenler gözüne çarpar çarpmaz adımlarını hızlandırdı. İzem dışarıdan çok sert görünürdü. Bakışları her zaman insanlara nefretle bakardı. Oysaki sıcakkanlı biriydi. Sevdiklerine karşı çocuksu olurdu. Merhametli ve sevecendi. Soğuk olduğu insanlara acımazdı. Metro durağına geldiğinde metro gelmişti bile. İnsanlar birbirlerini ittirerek metroya ulaşamaya çalışıyordu. Sanki birbirlerini itmeseler metroya binemeyecek gibi bir halleri vardı. .....
You may also like
Slide 1 of 10
SARRAF cover
AYNI BIÇAĞIN SIRTINDA (+18) cover
ÖFKE ÇİÇEĞİ  cover
Kara Gül  cover
GECENİN İZİ cover
KONUK SEVMEZ DENİZ cover
MAZHAROĞULLARI cover
🌼PAPATYA 🌼(Düzenlenecektir) cover
Fındık Tarlası cover
İMDADIM cover

SARRAF

35 parts Ongoing

"Ama bilmelisin; Sarraf tüm değerli taşları satar, bir tek Yakut'u kendine saklar." - Birbirimizi severek gururumuzu yitirdik, ihtiraslarımızın esiri olduğumuz yerde aklımızı ve korkup uzaklaştığımızda bağımızı yitirdik. Geri döndük, kazanacağımızı sandığımız her an kaybederek inancımızı yitirdik. Birbirimizi yitirdik. Kendimizi bitirdik. Ve geriye, birkaç hatıradan başka hiçbir şey kalmadı; ama onları da anımsayamıyoruz. Çünkü çok sevip de yine yenilmekten korkuyoruz. Fakat onsuz bir savaşın galibi olmak fazlasıyla vahim, bu yüzden onu sevmek- Unutmamam gerekli; birbirimizi severek gururumuzu yitirdik, ihtiraslarımızın esiri olduğumuz yerde aklımızı...