Yanıma usulca geldin o gün, kalbime usulca girdiğin gibi. Sarıldın bana; annemin bile sarılamayacağı gibi. Ve en önemlisi de sardın kalbimi; asla bırakmayacak gibi. Bu papatyayı sakla. Ve her gördüğünde beni hatırlayıp gülümse.
Sözlerin, bir sarmaşık misali zihnimi sardı, yankılanıyor hala.
Minik bedeninle, kocaman kalbinle, kendinden büyük sözlerin, kıskançlıklarınla doldurdun zihnimi, İzzy.
Ama sonra, Perrie ile karşılaştım. Sevdim, İzzy. Sevdim. Kalbime söz geçirebilseydim eğer, İzzy. İnan bana, hala seni seviyor olurdum.
Sonra, hiç beklemediğim an'da, hiç beklemediğim sen'den bir darbe aldım İzzy, bu. Çok acıttı. Oysa sen kıyamazdın ki bana; benim sana defalarca kıymış olmama rağmen.
Ve İzzy, sen. Bir sonra ki darbeyi, kalbimin kırıklarını toplamama izin vermeden, kalbimi bir harabeye çevirerek gittin.
Çok geç, İzzy. Biliyorum. Ama ben, değerini, zihnimde ki sarmaşıkların solmasıyla, kalbimin içinde ki kelebekleri ölüme terk edip gitmenle anladım.
Ve inan bana, bu çok daha fazla acıttı ma chèrie.
Opia, tanıdık ya da yabancı insanlarla göz göze geldiğimizde yaşadığımız, kendimizi savunmasız ve kırılgan hissetmemize neden olan bir duygu türüdür.
Bu duygu, karşıdaki kişiyle bakışlarımız kesiştiğinde ortaya çıkan, iç gerginliğe ve ciddi bir duygusal duruma işaret eder.
İnsanlar, genellikle bu duyguyu yalnızca kendilerine özgü bir his olarak algılar; ancak, büyük ihtimalle karşı taraf da benzer duygular içindedir.
Başlangıç - 08.02.25