Yaşamı , içinde siyah barındıran bir gökkuşağı gibiydi. Rengini bir söğüt ağacından , minik bir sevgiden alan , soğukluğuyla her geçen zaman kararmaya başlayan bir gökkuşağı...
Başak...
Karanlık ve soğuk bir odaya benziyordu hayatı. Ne çok aydınlık ne çok sıcak. İçini yakıp kavuracak bir yaşam istiyordu sadece.
Ukala , zengin , bencil bir playboy ? Hayır asla ! Ya da belki. Ne önemi var ? Gökkuşağını renklendirmek istiyordu sadece... Ya da tanımak istiyordu.
Yağız...
Tüm mevsimleri içinde yaşıyordu. Yazı uzaklarda , kışı kalbinde yaşıyordu. Esip gürleyen fırtınalar kopuyordu kalbinde ama karışmak istiyordu eşsiz gökkuşağına. Siyahlara bürünmesine izin vermek istemiyordu.
O sıcaklığın esiri olmak iserken , soğukluğun kölesi olarak bulmuştu kendini.
Kış ve Yaz çok uyumlu bir melodiydi....
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."