İnsanlar konuşmayı öğrendikten sonra yalan söylemeyi öğrenirlerdi. Eğer kimse konuşamasaydı belki de yalanlar olmazdı. Çünkü gözler yalan söylemezdi.
Hira, babasının aldığı evlilik kararıyla yaşamına dair şaşırtıcı, belki de yaralayıcı tesadüflerin ilkiyle karşılaşır. Bu haber, geçmişin tozlu sayfalarında kalmış ve cevaplandırılmayı beklerken unutulmuş birçok sorunun da gün yüzüne çıkmasını sağlar. Bu yeni aile ile hayatına giren kardeşlerini kabullenmek hiç de kolay olmayacaktır çünkü bu bağı kabul etmek, büyük fedakârlıklar gerektirir. İncinmiş kalplerin kabuk bağlamış yaraları, kaderin acımasızca kurguladığı kesişimlerle tekrar kanamaya başlar. Tutunmaya çalıştığı tüm dalların teker teker kırılmasının ardından, Hira için güvenli tek liman, çocukluğunda kendine ördüğü duvarların ardıdır. Ancak bu kez kaçmak, incinmemek için yeterli değildir, gerçekler kendini göstermeye çoktan karar vermiştir.
Ona ulaşabilmek için okyanuslar geçmem gerekirken, boğulmadan gözlerine nasıl bakabilirim?
...
Aslında herşey çok basitti.
Aşk aramıyordum,ama beni bulmuştu.
Aşk kavramına uyan birisi,tam karşımdaydı. Bana değer veriyor,beni gerçekten sevdiğini hissettiriyordu.
Onu kaçırmak istemiyordum. Neydi,çekirge bir sıçrar iki sıçrar... bok kazanı mıydı o yoksa!? Aman her neyse!
Başımla onayladım. "Evet demen gerekiyordu." Dedi,gülerek. Ah gülümsemesi,gamzesi vardı. Gamzesi olan bir erkek her zaman seksidir...
Gülümsedim. "Evet."
Evet,seninle evlenmeye evet. Yüz tane çocuk yapmaya evet. Seni sevmeye evet...
...
Not; Bu hikayede +18 unsurlar vardır. Kurgudaki soy isimler,kurumlar tamamen hayal ürünüdür. Ve bu bölümler öylesine yazılmıştır,yani çerez bölümler
FINAL OLDUKTAN SONRA BÖLÜMLER UZATILACAK.