Ruhumun içinde akan kan onun yeşil gözlerinden akan zehirdi ve bu zehir benim acılarımın bir parçasıydı. Zehir, benim için umuttu ve umutlarım benim kanımla beraber buzun üstünde boğuldu. Bu ilk düşüşüm değildi fakat son kalkışımdı. Bir daha kalkamamıştım. -- Elmacık kemiklerinden hüzünler damlayan, kalbi buz sarkıtlarıyla dolu minik bir kız çocuğu. Göğüs kafesine hapsettiği kış kuşunun kanatlarını dikmeye çalışan, vücudu hasta minik bir oğlan. -- Buz bana geçmişi fısıldıyordu. Hayır... Geçmiş, bana fısıldıyordu.