Şehrin durmak bilmeyen koşuşturması gözümüzün önünde akıp giderken ikimizde konuşmuyorduk.Saatlerdir yaptığımız tek şey;önümüzden telefonları kulaklarına dayalı bir şekilde telaşla koşarak işlerine yetişmeye çabalayan insanları ve yoğunluktan felç olmuş trafiği izlemekti.İkimizde saatlerdir yan yana oturuyor fakat tek kelime konuşmuyorduk.Birbirini tanımayan iki insan ne konuşabilirdi ki?Bilmiyordum.İşte tam da bu yüzden saatlerdir uzayan sessizliğe bir son veremiyordum. ”Biliyorum.” Kaşlarım istemsizce çatılırken,yanımda put gibi oturan kişiye baktım.O ise gözlerini caddeye dikmiş,şehrin akıp giden telaşını izliyordu.Gözleri bir milim bile bana kaymazken,içimdeki merakın git gide büyüdüğünü hissettim. ”Neyi biliyorsun?” Ses tonumun meraklı ve ne duyacağımı bilmediğim için belirgin bir kararsızlıkla çıktığını fark ettiğimde,sözlerimi geri almak için artık çok geçti.Merakımı ve kararsızlığımı çoktan belli etmiştim.İnsanı taşa çevirmek ister gibi bakan bakışlarını caddeden çekip üzerime sabitlediğinde,içimde oluşan endişe sertçe yutkunmama sebep oldu.Saniyeler sonra buz gibi sesi kulaklarımı doldurduğunda,şoktan put kesildiğimi hissettim. ”O çocuğu sevdiğini biliyorum.”
9 parts