Kader denilen şey, insanların hayat yolunda ki çizgilerinden şaşmadan ilerlemesi midir? Düşünüleni o yolda, son sürat devam ettirmek ve değiştirmeye çalışmaması ve kaderinin seni o yolda yönlendirmesi..
Kader benim gözümde değişken bir fahişedir..
Aslında biz, kaderimizi istediğimiz yöne çeviriyoruz ve istediğimiz olmadıysa şayet kendimize kızıyoruz. Çünkü başkalarını suçlamak her zaman kolay geliyor ve egomuzu tatmin etmemizin en kolay yöntemi budur..
Kader avcılığına ise, bu yönde ki düşüncem sayesinde ortaya koyduğum ve o yolda hedefi şaşırmadan devam edebildiğim, gerçekten ben olduğum için bu yolda durmadan koşabildiğim tek hedefim. Babamın ölümünden sonra yemin etmiştim bu işi temizleyeceğime. Sevdiğimden değil, Tanrı biliyor ya günahımı o adamdan daha çok severim. En azından kendi yaptığım hatalarımın bedeli. Fakat ailemi ne kendim seçebildim ne de bu fırsata sahiptim. Mesele ölmesi değildi, ölürken bana son nefesinde söyleyemediği sırrıydı ve bu bizzat benden önce ki kardeşim ve annem ile ilgili olmasıydı...
(Tamamlandı)
26 yıl önce karışan hayatlar.
Ailesinin göz bebeği Naz ve ailesini kabul etmeyen Almiranın hikayesi.
Arslanların prenses kızı Naz aslında Biolojik kızları değilse neler olur?
Peki güçlü savcı Naz Arslan bu gerçeği kabul edecek mi?
Almiranın yıllar önce öğrendiği gerçek ortaya çıkmışdır.
Peki şimdi iki genç kız ne yapacak?
Naz canından çok sevdiği abilerinden ayrıla bilecek mi?
Böyle bir şeyi bu iki aileye kim yapmış ola bilir ki?
Tesadüf mü yoksa intikam oyunu mu?