"Seni öldürürüm, seni bitiririm Balın!" diye yüzüme haykırması ile korkuyla gözlerimi kapattım. "Aç gözlerini, aç ulan!" yüzüme nefretle tıslarken, hıçkırarak açmıştım. "Ne zaman söyleyecektin?" tuhaf bakışlarla bana bakarken, dudaklarımın arasından bir kahkaha firar etmişti. Nerden öğrenmişti? "Sana söylemek mi?" alayla onu süzüp, suratımı buruşturdum. "Birde gelip sana mı söyleyecektim?" sinirle gözlerini yumup, bir kaç saniye öyle bekledi. Birden gözlerini açıp, alev almış siyahlarını tekrar bana dikmişti. "Dua et. Dua et karnındakine, yoksa şimdi buradan cesedini çıkarttırırdım." kolumu sıkan ellerini çekip, bu sefer çenemden yakalamıştı. Canımı yakıyordu. Evet ondan korkuyordum ama geri adım atacak değildim. "Hiç bir şey yapamazsın! Kurtulacağım ondan! Sende bunu istemez misin Karan Savaş?!" sona doğru yükselen sesimle, dudaklarının arasından hırlar gibi bir ses çıkartıp bedenini bana yasladı. "Kes sesini! Sakın o çocuğa bir şey yapayım deme! yoksa Balın Özer..." burunlarımızın ucu resmen birbirine değiyordu. Bu yakınlık beni korkuturken, nefesim hızlanmaya başlamıştı. "Yoksa kendini, o çocukla beraber diğer dünyada bulursun!" nefesini yüzüme doğru üfleyip, bedenimi ittirerek uzaklaşmıştı benden. Arkasına bakmadan, donmuş bir vaziyette beni boş koridorda bırakırken, sert adımlarla görüntümden çıktı.
23 parts