Bağırma.
Sustur şu vaveylayı.
Kırmızıya boyanmış derinde, üstünde ihanetin baş harfi yazılmış dikişleri sökme. Tozlu geçmişlerle dolu hepsi. Kirletme ellerini. Kan kırmızısı kadehini bir zehir gibi akıtma içine. Avuçlarınla bir kuşu incitircesine sıkma bardağı. Batmasın boğazına cam kırıkları. Sana dikişleri sökme demiştim. Tam yüreğinin üzerine gömmüşler kurşunu, görmüyor musun? Boğazında intihar izleri kalmış diyorum, duymuyor musun?
Gözlerini kapatma diyorum.
Ayyuka ıslak kirpiklerini birleştirme sakın.
Çünkü beyaz kefenin içindeki, üşümüş cübbe geliyor aklıma.
Korkuyorum.
Ahkam kesen diller, histerik yahut yalancı kahkahalar, kan kırmızıyla parlayan demir parmaklıklardaki kesik çizik eller, namludaki gözler ve tetikteki baş parmakları durdu, susturuldu; sadece bir kişi sükûnetini bozdu. Soğuk ve kızıllaşmış ellerini açtı, ölüm kokan nefesiyle dualarını heba etti paslanmış parmaklıklar arkasındakine, gözlerinde ölümü canlandıran, ölüm rengine sahip irislere emanet birine.
℘
"Ölüm döşeğindeyken bile sen geldin aklıma. Gözlerin, kahverengi gözlerin... İşte o vakit, bir kez daha sarhoş ettin beni."
⏳
Bilekte bırakılan bir jilet izinde bile dudakların suskun, gözlerin hayat.